Taksim’in kalbinde yer alan Caba Cihangir, genç şef Fatih Burak Aksoy’un farklı dokunuşlarıyla oluşturduğu mönüsüyle öne çıkıyor.
Masalarında ciddi sohbetler yerine ‘geyik muhabbetlerinin’ döndüğü, anıların tazelendiği, Ömer Hayyam’ın “önce kendine gel sonra meyhaneye” motto’sunun benimsendiği Caba Cihangir’in kapıları, en üst düzeydeki hizmet anlayışıyla yeniden açılıyor.
Gastronomi tutkunları olarak biz de Caba Cihangir’de özel bir akşam yemeğinde buluştuk. Şef Fatih Burak Aksoy ve ekibinin hazırladığı mezeler iddialıydı.
Mekan, özel mezeleri, balık ve et tercihleriyle Taksim’in bir numaralı adresi olmaya aday. Müdavimlerine ve yeni dostlarına kaliteyi ve lezzeti bir arada sunmayı amaçlayan mekan, şehrin popüler semtinde olmasına rağmen İstanbul’un yoğunluğundan kaçıp sakin bir ortamda dostlarıyla vakit geçirmek isteyenlerin vazgeçilmezlerinden biri olacak.
Caba Cihangir, eski usül meyhane kültürünün sevilen mezeleri ve ana yemeklerden oluşan mönüsüyle kendi iddiasını ortaya koyuyor.
Mekanın genç şefi Fatih Burak Aksoy’un her sabah organik pazardan bizzat seçtiği otlarla hazırladığı özel lezzetler arasında kıymadan ve çeşit çeşit peynir kırıntılarından atıksız olarak hazırlanan ‘Muska Böreği’, hellim ve susam harcı ve taze mevsim yeşillikleriyle pişen ve süzme yoğurtla birlikte servis edilen ‘Otlu Mücver’ yine süzme yoğurttan hazırlanan ‘Firik Cacık’ ile terastaki bahçede yetişen rokalar ile pazardan taze alınan yeşil, sarı, turuncu, kahverengi ve kırmızı çeri domateslerin harmanlandığı ve Antakya nar ekşisi, Ayvalık zeytinyağı, İzmir Bergama tulumu ile zenginleştirilen ‘Roka Salata’ öne çıkıyor.
İş insanı Soner Başol ve oyuncu Serhan Ernak’ın işletme ortaklığında hizmet sunan CABA CİHANGİR’de muhabbet, hafta içi 17:00’den itibaren ‘akşamüstü rakısı’yla başlıyor, gece 01:00’e kadar devam ediyor. Hafta sonları ise 17:00’den 02:00’ye kadar misafirlerine keyifli saatler sunuyor.