İletişim dünyasının duayeni Özgür Aras, Sayfa 6’dan yayımlanan 13’üncü kitabı “Aşk Ayrılıktan da Acı” ile artık edebiyat dünyasının da demirbaşlarından biri olduğunu kanıtlıyor.
Okurlarının karşısına İstanbul’dan Ege’ye uzanan, aşk ve acıyla harmanlanmış romantik bir hikâye ile çıkarken kıvrak dili ve keyifli anlatımıyla artık usta yazarlar arasında yerini almaya hazır olduğunu gösteriyor.
Müzik, televizyon, eğlence ve sanat camiasında hatırı sayılır bir tecrübeye sahip olan ünlü iletişimci Özgür Aras meslek hayatında 30’uncu yılını kutluyor. Sık sık çalıştığı ünlü isimlerle gündeme gelen Özgür Aras, edebiyat dünyasında bir yazar olarak çıktığı yolculuğu da 13’üncü kitabıyla kutluyor. Bugüne dek deneyimlerini kıvrak bir dille kâğıda dökerek 12 kitap yayınlayan Özgür Aras, Sayfa 6’dan çıkan “Aşk Ayrılıktan Acı” romanıyla artık ciddi yazarlar arasında kendine bir yer ediniyor.
Özgür Aras’ın edebiyatta artık ustalık dönemine girdiğinin habercisi olan “Aşk Ayrılıktan da Acı” yıllarca emek harcadığı çalkantılı ilişkiden aniden terk edilerek çıkan Leyla’nın Sığacık’a yaptığı yolculukla başlıyor. Bu yolculuk Leyla’nın yazar tarafından sözcüklerle adeta bir iğne oyası gibi işlenen değişiminin başlangıcı olarak okura da cesaret veriyor. “Aşk Ayrılıktan da Acı” Leyla’nın öyküsünün dışında bambaşka ilişkileri de ele alırken okura kendi hayatını sorgulamak için bir yol açıyor.
“GERÇEK HAYATTAN ESİNLENEREK YAZDIM”
Özgür Aras romanıyla ve yazma deneyimiyle ilişkisini şu sözlerle anlatıyor: “Dilimin söyleyemediklerini en güzel yazarak anlatıyorum. Söyleyemediklerimi söyleyebilmenin en güzel yolu yazmak… Anlatamadıklarımı ve söyleyemediklerimi de sadece kitaplarımda dile getiriyorum. Konuşsam kelimeler uçar gider, sadece birkaç kişinin kulağında kalır. Ama yazdıklarım çok kişiye ulaşır, hiç olmadık bir yerde kendini hatırlatır. Kalıcı izler bırakır. Kitabımı ve kahramanlarını gerçek hayattan esinlenerek yazdım. “Aşk Ayrılıktan Da Acı”da yaşattıklarınızı, yaşadıklarınızı bir kez daha hatırlayacak ve sorgulayacaksınız!”
ARKA KAPAK
Bazen olmasını çok isteriz… Bunun için dua eder, gözyaşı döker, hayatımızın tek amacı buymuş gibi yaşarız. Ama kader, kendimiz için en iyisi olduğunu düşündüğümüz ihtimali çok uzağımıza atarken, bambaşka sınavlarla buluşturur bizi.
Leyla da tüm kalbiyle sevdiği adama kavuşacağı günleri beklerken bir gecede hem aşkını ve hayallerini hem de onu büyüten biriciğini kaybeder. Hangi acısına üzüleceğini şaşırmış, perişan halde düştüğü yollarda, bir daha mutlu olamayacağına inansa da hayatın ona bambaşka sürprizleri vardır.
Aslında en çok istediğimiz şeyin bizim için en hayırlısı olmayabileceğini, eğer hayata ve kader planına güvenirsek hak ettiğimiz mutluluğa kavuşmanın çok daha kolay olacağını keşfeder Leyla. Yeter ki kendimizi akışa güvenle bırakalım ve inanmaktan asla vazgeçmeyelim. Çünkü yaşayan bilir ki tam da umudu kestiğimiz o karanlık günün ardındadır güneşin en aydınlık hali…
Kendi ruhsal şifasını bulduktan sonra başka kırık kalpleri iyileştirme mücadelesine giren genç bir kadının aşk, dostluk, vefa ve iyilik dolu öyküsünde siz de kendinizden bir şeyler bulacaksınız.