Moda tasarımı akademisyeni, danışman ve girişimci Doç. Dr. Başak Boğday Saygılı, tekstil ve hazır giyim sektörünün kronikleşen sorunlarından çıkışın anahtarı olarak “markalaşma”yı gösteriyor.
Doç. Dr. Başak Boğday Saygılı’ya göre bu çok katmanlı alan olan Moda Sektörü, Türkiye’nin ekonomik ve kültürel geleceği için stratejik bir fırsata dönüşebilir. Saygılı, “Artık sadece üretmek yetmez; tasarlamak, anlam katmak ve bunu dünyaya anlatmak zorundayız” diyor.
Saygılı’ya göre Türkiye, sadece üretim değil, tasarım ve marka ülkesi olmaya hazır! “Bu dönüşümü gerçekleştirmek için artık cesur adımlar atmamız gerekiyor” diyen Saygılı, özellikle yapay zekânın sunduğu olanakların moda endüstrisinde yeni bir çağ başlattığını vurguluyor.
Türkiye artık hazır: Tasarım ülkesi olabiliriz
Türkiye’nin üretimdeki kuvvetine vurgu yapan Saygılı, artık sıradaki aşamaya geçme zamanının geldiğini söyleyerek, “Yıllardır çok kaliteli üretim yapan bir ülkeyiz. Ancak kendi markamızı yaratmadıkça bu döngü hep başkasına çalışmakla sonuçlandı. Şu an ise maliyetlerin, sektörü zorlaması ve teknik üretici bireylerin alttan yetişmemesi nedeniyle istediği üretim kapasitelerine ulaşamamaktadır. Günümüz şartlarında sektörün önde gelenleri bu durumun değişmesi için gerekli çabayı gösterseler de bu dönemden itibaren sektörün tek kurtuluşu, her firmanın kendine ait markası ve kendi markasının hedef ve hikayesine uygun tasarımlarıyla sadece yurt içinde değil, yurt dışında da var olmasıdır. Üretici işletmeler öyle çok üretmeye tutunmuş durumdalar ki az ürettiklerinde yetersiz olduklarını düşünmekteler. Oysa artık o kadar çok makinaya ihtiyacımız yok, çünkü dünyanın artık o kadar çok üretime ihtiyacı olmadığı gibi üretimdeki kalitemizle, kendi markalarımızla kendi hikayelerimizle kendi tasarımlarımızla var olmayı öğrenmeliyiz. Sektör temsilcileri henüz bu duruma hazır olmasa da Türkiye’deki pek çok Üniversitede yetişmiş pek çok Nitelikli Moda Tasarımcısı bulunuyor. Ülkemiz bu anlamda “Tasarım Ülkesi” olmaya hazır durumda. Bu potansiyeli üreticiyle buluşturduğumuzda artık Türkiye’yi sadece ‘ucuz üretim’ değil, “Yaratıcı Tasarım Ülkesi” olarak konumlandırabiliriz.” şeklinde konuştu.
Saygılı, şöyle devam etti: “Türkiye’nin bu zorlu döneminde markalaşma yolculuğuna çıkan firmalara, hedef kitlelerine ve hikayelerine uygun tasarımlar sunuyoruz. Uzman tasarımcılarımız ve 10 farklı yapay zekadan aldığımız destekle, hikaye oluşturma, tasarım geliştirme ve kumaş/malzeme seçimi gibi aşamalarda firmaların yanında yer alıyoruz. BBS Tasarım Eğitim ve Danışmanlık A.Ş. olarak, markalaşma sürecini hızlandırıyor, tasarım bakış açısı kazandırıyor ve tasarımcılarla ortak çalışma disiplini oluşturuyoruz. Bazı firmalarla başlangıçtan sonra devam ederken, bazılarına tasarım birimi kurma aşamasında danışmanlık da sağlıyoruz.”
Yapay zekâ ile modada yeni bir dönem
Tasarım sürecinde yapay zekâdan etkin biçimde yararlandıklarını belirten Doç. Dr. Saygılı, bu teknolojinin özellikle hızlı üretim baskısı altındaki sektör oyuncuları için hayati bir destek sunduğunu ifade ederek, “Koleksiyon oluştururken farklı yapay zekâ sistemlerini kullanıyoruz. Fikir üretme hızını, desen çeşitliliğini ve müşteri analizini bu teknolojilerle çok daha efektif hale getirebiliyoruz. Ama burada asıl farkı yaratan, teknolojiyi nasıl kullandığınız ve kimin kullandığı. Saygılı, Yapay zekâya ‘girdiğiniz’ bilgi kadar ‘çıktınız’ anlamlı oluyor.” şeklinde konuştu. Yapay zekaya bilgi girişi yaparak oluşturulan tasarımlar, yapay zekaların alt yapısından daha önemli unsur olarak tasarımcıların tasarım ve sanatta bilgi ve deneyimleriyle oluşturdukları promptlar olduğunu vurguladı.
Yapay zekâyla tasarıma farklı bir katman ekleniyor
Kendi markası üzerinden yıllardır yurt dışına üretim yapan firmalarla çalışan Saygılı, artık firmaların sadece üretici değil, yaratıcı olmaları gerektiğini söyledi. Bu dönüşümün en önemli aracının ise yapay zekâ olduğunu belirterek, “On farklı yapay zekâyla çalışıyoruz. Her biri farklı veri kümeleriyle bize tasarımda büyük esneklik sağlıyor. Fakat yapay zekâyı yalnızca bir teknoloji değil, bir strateji olarak ele almak gerek. Kullanamayan firmalar zamanla sistemin dışında kalacak.” diyerek sözlerini bitirdi.