“Enkaz altından çıkarılan her yaşam umudu, ülke olarak bizi birbirimize kenetledi hala da kenetlemeye devam ediyor. İlk günden beri sahada çalışan arama kurtarma ekiplerinin hakkı ödenmez. Toplumsal dayanışma bilinciyle oluşan ülke çapındaki seferberlikte en büyük pay hiç kuşkusuz bu isimsiz kahramanlarındır” diyen İletişim Danışmanı Tüge Sungay, bundan sonra çocuklar üzerinden yapılacak her türlü iletişimin hassasiyetine dikkat çekerek şunları söyledi “Çocuklar ve onların afet öyküleri, hiçbir siyasi parti, kurum ve kuruluş tarafından iletişim aracı olarak kullanılmamalıdır. Siyaset konusu yapmak için harcanacak efor, çocukların geleceğini inşa etmek için kullanılmalı, konu akıl ve sükûnetle ele alınmalıdır. Travmalı çocuklar, alanında uzman psikiyatristlere emanet edilmeli diğer tüm uzmanlık alanları, bu üst çatı koordinasyonunda yönetilmelidir. Atılacak her adımda, rehberimiz bilimsel bilgi olmalıdır”
Kahramanmaraş’ta 6 Şubat 2023 tarihinde art arda gelen ve 10 ili kapsayan iki büyük depremle Türkiye’yi derinden sarsan afet sonrası; en hassas grubun çocuklar olduğuna dikkat çeken İletişim Danışmanı Tüge Sungay tüm kamu kurumu ve sivil toplum örgütü çalışanlarına, sağlık personellerine, eğitimcilere çocuklarla iletişimde dikkatli ve hassas olunması çağrısında bulundu. Başta enkaz altından çıkan ve aile üyelerinden kayıplar yaşayan travmalı çocukların alanında uzman psikiyatristlere emanet edilmesi, diğer tüm uzmanlık alanlarının bu üst çatı koordinasyonunda yönetilmesinin önemine vurgu yaptı.
“Afet ortamlarında çocuklar yetişkinlerden daha güçlü, daha olgun ve daha umut dolu olurlar”
Kaza, terör, afet ortamlarında olayın şiddeti geçtikten sonra çoğu zaman çocukların yetişkinlerden daha güçlü, daha olgun, daha umut dolu olduklarına dikkat çeken Sungay, bu ortamı yanlış iletişim yöntemleri kullanarak bozmamak, kalıcı hasarlara sebep olmamak gerektiğine vurgu yaptı. Sungay, tüm çalışmaların “Çocuk Hakları” gözetilerek hassasiyetle yürütülmesi gerektiğine vurgu yaparak iletişimde dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı:
Afet anı ve sonrasındaki iletişimde çocuklara birer yetişkin gibi davranın.
İletişim halindeyken çocuk ile aynı seviyede durun ve göz teması kurun.
Kısa cümleler kullanın, net, tutarlı, güler yüzlü ve güven veren bir tonda iletişime geçin.
Önce kısaca kendinizi tanıtın ve neden orada olduğunuzu açıklayın.
Güvene dayalı, etkin iletişim, onu dinlediğinizi hissettiğinde başlar. Dinlediğinizi ve onu anladığınızı ifade edin.
Çocuğa duygu durumunu ve ihtiyaçlarını anlatacak ortam yaratın.
İsteklerine öncelik verin. Çaresizliğin hakim olduğu afet durumlarında hayata geçirilen istekler, sizinle çocuk arasında güven ortamı inşa edecektir.
Bilmediğiniz sorulara yanıt vermeyin ama hiçbir soruyu geçiştirmeyin. Bu konuda bilgim yok, öğrenip sana bilgi vereceğim” deme yoluna gidin.
Ani fiziksel temaslardan kaçının. Ona yaklaşmak için ilk adımı onun atmasını bekleyin, sözlü olmasa bile vücut diliyle onayını alın. Kollarınızı açtığınızda ihtiyacı olan çocuk size gelip sarılacaktır.
Onu hiçbir konuda baskı altına almayın.
Her çocuğun olayları yaşama, yorumlama deneyimi farklıdır. Kendinizi onun yerine koymayın, tahminde bulunmayın, ön yargılarla hareket etmeyin. Dinleyin, durumu onun gözünden anlamaya çalışın.
Sözlü iletişim kadar sözsüz iletişim araçlarının (yazı, resim, oyun…) gücünden faydalanın. İfade biçimleri üzerine yorum yapmak yerine birlikte yapılan resim ya da yazı üzerine onunla konuşun, onun anlatması için gerekli ortamı hazırlayın.
Ağıt yakan, isyan eden, şiddete eğilimli, yüksek düzey travma yaşayan yetişkinlerin olduğu ortamlardan çocukları uzaklaştırın.
Olay öncesinde ne yapıyordunuz, annen/baban/kardeşlerin neredeydi, nasıl kurtuldun, olay anını anlatır mısın gibi sorulardan önemle kaçının.
Çocukları afet sonrası sonrasında TV, radyo ve sosyal medya haber içeriklerinden uzak tutmaya çalışın.
“Çocuk Hak ve Özgürlükleri”nin korunması için ilgili STK’lar gerekli takibi yapmalıdır.
Tüm iletişim süreçleri çocuğun yaşı, fiziksel ve psikolojik gelişimi, sahip olduğu kültürel değerler, yaşadığı travmanın boyutu dikkate alınarak yürütülmelidir.
Çaresiz ve yetersiz hissettiğiniz noktada psikiyatristlerden ve psikologlardan profesyonel destek alınmalıdır.