Ekria markasının kurucusu Esra Karadeniz’in İstanbul Maslak’taki eklektik yaşam alanı House of Ekria’dayız. Deneyimsel mutfağı ve farklı sanat atölyeleri gibi bir dizi etkinliğe ev sahipliği yapan mekan, yaz boyunca kapalı. House of Ecria ailesi ise yeni sezonda açılışı merakla beklenen Bernadet Alaçatı Otel’de olacak. Butik otelin mönüleri House of Ecria’nın baş şefi Yaren Çarpar ve ekibine emanet.
Öyle bir mekan düşünün ki bir tarafınızda boydan boya uzanan arşivlik özel kitaplar, diğer tarafta tasarımla, resimle ilgili aklınızdakileri yapabileceğiniz atölye alanları olsun. Tabii tüm bunları yaparken de size sunulan leziz atıştırmalıkları ve özel yemekleri de hatırlatalım. Burası bilgisayarınızı alıp saatlerce çalışabileceğiniz rahat ve sakin bir yaşam alanı aynı zamanda. Ecria markasının kurucusu Esra Karadeniz’le birlikteyiz. Şu sıralar o kadar yoğun ki, ekipçe Alaçatı’ya gitmeye hazırlanıyorlar. Açılışı merakla beklenen Bernadet Alaçatı Otel’e özel bir mönü tasarlıyorlar. Ne şanslıyım ki ben de mönü tadımı gününde oradayım. Şef Yaren Çarpar ve ekibi, o kadar özel ve lezzetli yemekler hazırlıyor ki hangi birini tadacağımı şaşırıyorum. Bu özel mönüyü açık etmemek adına yemeklerden çok bahsetmiyorum ama her birinin Alaçatı’nın ruhuna uygun doğal ve iddialı lezzetler olduğunu söyleyebilirim.
Bu sırada Ekria markasını Esra Karadeniz şöyle özetliyor: “Her biri yüksek segment ve bilinçli materyaller kullanılarak tasarlanan, sürdürülebilir, çağdaş yöntemler ve kusursuz işçilik ile üretilen takı, aksesuar, mobilya gibi sanat ve tasarım ürünleri.” Gerçekten de Ekria’nın sunduğu her tasarım ve deneyim, birer hikaye anlatım aracı olarak insanları evreni keşfetmeye ve ilham bulmaya davet ediyor.
Deneyimlerin sadece ürünlerle sınırlı kalmayıp yaşamın her alanına dokunması gerektiğine inanan Karadeniz, insani duyulara ve duygulara hitap eden, görsel kültür ve doğanın estetik kurallarının harmanlanmasıyla yarattığı House of Ekria’yı da pandemi öncesinde hayata geçiriyor. Bahçeli, yüksek tavanlı, renkli, her noktası tasarım dokunuşlarını sergileyen bir yaşam deneyim merkezi olarak hizmet veriyor burası.
Mevsimsel, doğal ve lokal malzemeler kullanılarak oluşturulan yaratıcı menüsü sınırların ötesinde bir lezzet sunuyor. Doğanın gücünü ve güzelliğini yansıtan vizyonunu mutfağına da taşıyan House of Ekria’nın menüleri “minimum yemek atığı” felsefesini taşıyor. Her bir detayda sanat ve tasarıma dair izler taşıyan mekanda; yaratıcı, zahmetsiz ve disiplinlerarası öğrenme deneyimleri sunmayı amaçlayan bir “Design Lab” bulunuyor. Sanat malzemeleri, objeler, atık malzemeler ve legoların bulunduğu bu atölye topluluğun kullanımına açık. Renkli ve zengin kütüphanesindeki her bir kitap, kurucusunun kişisel arşivinin bir parçası. Sanat, tasarım, antropoloji, doğa, tarih, bilim-kurgu, müzik, biyografi, popüler kültür ve çeşitli çocuk kitapları gibi 300’den fazla görsel kaynak sunan kütüphane, her gün büyümeye devam ediyor.
“House of Ekria benim için ‘ev’i temsil ediyor”
İnsanları bağ kurmaya iten, sohbetler yaratan ana deneyimin sofra olduğunu belirten Esra Karadeniz, “Benim için ev; ideal kreatif yaşam alanı, yaratıcı ve üretici insanların içinde barındığı, geliştiği ve paylaştığı yer. Sofralarımızdaki yemekler, mobilyalar ve etraftaki ürünler de sofralarımızdaki sohbete derinlik katmayı, sanatı ve tasarımı sindirmeyi amaçlıyor. Ekibimle birlikte sanat ve tasarım materyallerinden daha farklı malzemeler ile aynı yaratıcı süreci takip edip, bu sefer mideye de hitap eden ürünler ortaya çıkarıyoruz. En iyi ve uyumlu malzemeleri seçiyor, yapılacak yemekleri tasarlıyor ve gerekli hazırlık aşamalarının ardından beğeniye sunuyoruz. Ekria, hikaye anlatıcılığı ile ön plana çıkan bir tasarım markası, mutfağı da aynı şekilde. Her tabakta gelenekselle moderni kendimize uygun şekilde harmanlayarak bir hikaye anlatmaya çalışıyoruz. Bütüncül yaklaşıma sahip, deneyim odaklı evimizde yeme-içme olmazsa olmazdı” diyor.