Teknoloji ve Marka Stratejileri Danışmanı, Kariyer Koçu Ecehan Ersöz happyfashionandfood.com için yazdı.
1990’lı yıllarda hayatımıza giren internet günümüzde son derece farklı bir seviyeye ulaştı. Teknolojinin hayal gücü ile birleşerek sürekli bir gelişim ve ilerleme halinde olması, dünya içinde yepyeni ufuklar açıyor. Dolayısıyla bu değişimler bizlerin hayat tarzını farklılaştırmaya ve yeni uygulamalarla zenginleştirmeye devam ediyor. Artık hepimizin aşina olduğu “Dijital dünya” kavramı, her geçen gün daha da kapsayıcı bir hale geliyor. Öyle ki pandemi sürecinde bile dijitalin fiziksel dünyadaki birçok konuya ne kadar yakından temas ettiğini bizzat deneyimledik.
Tabi bunun tersi de söz konusu. Fiziksel dünyamızdaki işlerde dijitale doğru genişliyor bir yandan. Bu vesileyle her ikisinin de kapsamının birbirine doğru genişlemesi fiziksel ve dijital ayrımının sınırlarını belirsizleşiyor, daha bütünleşik bir yapı oluşmaya başlıyor. İşte bahsettiğim şekilde fiziksel ve dijital kavramını birbirine daha da yakınlaştıracak olan Metaverse kavramı bir süredir gündemimizde önemli bir yer işgal ediyor.
Peki nedir Metaverse?
Özellikle bir süre önce Facebook’un geleceğin “metaverse” olduğunu ifade etmesiyle bu konsept çok daha bilinir ve konuşulur bir hale geldi. Metaverse Türkçe’de “evren ötesi” olarak yer alıyor. Bu kavramı en sade şekliyle, teknolojinin bizim için yeni gerçeklikler yaratması noktasında, genişletilmiş bir online platformda bireylerin dijital avatarlar ile etkileşime girmesi olarak tanımlayabiliriz. Bir diğer ifadeyle fiziksel gerçekliği, arttırılmış ve sanal gerçekliğin birleştiği bir çevrimiçi evrenler bütünü olarak da tanımlamak mümkün.
Son yıllarda birçok firma bu konu üzerinde farklı açılardan çalışmalarını hızlandırmış durumda. Facebook CEO su Mark Zuckerberg de bu alanda duyduğu tutkuyu dile getirmek için şirket isminin “Meta” olarak değiştirildiğini duyurmuş, yaptığı açıklamada bugünün çevrimiçi sosyal dünyasının, fiziksel dünyayla 3 boyutlu bir etkileşime girerek hibritleşeceğini ifade etmişti. Diğer yandan şirket insan kaynağının da bir kısmını bu alandaki çalışmalara yönlendirmiş bulunuyor.
Meta’da arkasında gerçek insanların olduğu özelleştirilebilir dijital avatarlar, “Horizon” ağı içerisinde etkileşime girebilecek. Bu şekilde sanal olarak oluşturulacak ortamlarda bireyler yine sanal olarak sosyalleşebilecek, gezmeye gidebilecek, oyun oynayabilecek, konser izleyebilecek veya ortak çalışmalar yapabilecek.
Sizce de son derece değişik bir deneyim değil mi?
Aslında biraz geçmişi hatırlayacak olursak metaverse kavramın ilk örneklerini 2000’li yıllardan itibaren görmeye başlamıştık.
Metaverse kavramı ilk olarak bilimkurgu romanları olan Snow Crash ve Ready Player One’da çıkıyor karşımıza. Daha sonrasında da 2000 yılında piyasaya çıkan “The Sims” video oyununu ve 2003’te tanıştığımız çevrimiçi oyun “Second Life” metaverse konseptinin ilk versiyonları olarak düşünülebilir. Her iki oyunda da metaverse ile ilişkili olarak sanal dünyadaki avatarların kontrol edilmesi yer alıyor.
Peki, bu etkileşim ortamında yer almak nasıl mümkün olacak?
Akıllı gözlükler, sanal gerçeklik ya da artırılmış gerçeklik başlıkları sayesinde metaverse merkezli sanal dünyaya giriş sağlanabilecek.
Bir spor karşılaşmasını buna oyuncuların bakış açısı da dahil olmak üzere birçok farklı açıdan izleyebilmek, çeşitli konserlere katılmak, alışveriş yapmak, okula gitmek, toplantı düzenlemek yine metaverse’de yapabileceklerimizden bazıları olacak.
Yani fiziksel dijitalde kendisine yeni bir varlık yaratacak.
Özellikle moda dünyası da bu kavrama yakından ilgi duyuyor. Bu görsel zenginlik ve etkileşim ortamı moda ve güzellik sektörü bence son derece büyük fırsatlar barındırıyor. Hatta örnek olarak Roblox firmasının, ünlü moda markası Gucci’nin 100. yıl kutlaması için gerçekleştirdiği sanal etkinliğini örnek vermek mümkün.
Fiziksel hayatımıza dair birçok işlevin yer alacağı böylesi cazip bir yapının tek bir firma tekelinde olacağını düşünmek tabii ki mümkün değil. Bu sebeple teknoloji devleri ve oyun platformları kendi metaverselerini geliştirmek üzere harekete geçmiş bulunuyorlar. Unity Software, Nvidia Corp, Google, Microsoft, Valve, Apple ve Meta bu alanda çalışan firmalar arasında bulunuyor.
Dijital ve fiziksel dünyaları internet aracılığıyla bir araya getirmeye odaklanan yaklaşım, eğitim alanında da fırsatlar sunuyor.
Özellikle Covid-19 vakalarındaki artış, karma gerçekliğin popülerliğinin artması ve Coursera, Udemy gibi uygulamalara olan talep bu fırsatları tetikliyor.
Şehirlerin tanıtım, eğlence, gezi anlamında metaverse noktasında çalışmalar yapması beklenen bir durum. Bu anlamda Güney Kore’nin başkenti Seul, ‘metaverse’ dünyasına adım atmaya çoktan niyetlendi bile. Projelendirilen çalışmalar sonuçlandığında sanal gerçeklik gözlükleriyle kültür ve turizm anlamında kent turları gerçekleştirilebilecek, eğitim gibi çeşitli kamu hizmetlerinden de fayda sağlanacak.
Reklam sektörü de bu yepyeni evrende yerini alacak. Dijital pazarlama kendisine farklılaştırılmış bir sahne bulacak. Metaverselerde billboardları ve çeşitlendirilmiş versiyonlarını göreceğiz.
Sanatta, teknoloji ile etkileşimini metaverse konusunda da sürdürüyor.
Sanat ve müzikte NFT’ler (non-fungible token) fiziksel dünyadaki koleksiyon parçalarının dijital yansımaları olarak tanımlanıyor. Bir dijital eserin veya varlığın eşsiz olarak tescillenmesine olanak sağlayan NFT’leri bir nevi dijital sertifika olarak görülüyor. Sahip oldukları özelliklerden dolayı genellikle telif hakkı bulunan ürünler oluşturmak için tasarlanıyorlar ve metaverse kavramıyla da ilişkililer.
Ünlü müzayede evi Sotheby’s, blockchain tabanlı sanat varlıklarına olan ilgi patlamasından yararlanmak için kripto sanatçılar, küratörler ve koleksiyonerlerle bir ortaklık kurdu. Sotheby’s, bu yeni alandaki en son büyük hamlesi de müzayede evinin uzmanları tarafından seçilen NFT’lerin küratörlüğünde dijital koleksiyonculara yönelik kendi özel platformu olan Sotheby’s Metaverse’ü piyasaya sürmesi olacak.
Bu girişimi “kendi alanında bir ilk” olarak nitelendiren müzayede evi, hayata geçirmeyi planladıkları Sotheby’s Metaverséde alıcılar ödemelerini kriptopara ile de gerçekleştirebilecekler.
Dolce&Gabbana da, giysilerinin birçok dijital “dünyaya” aktarılabilmesine öncelik vererek platformda NFT’ler yaratmıştı. Rebecca Minkoff gibi markalar içinse NFT’ler, avatarlarla denemeler yapmak, daha genç bir nesille marka etkileşimi geliştirmek için öneme sahip. Minkof, “Gelecekte kesinlikle dijital varlığımızı genişleteceğiz.” sözleriyle konuya verdikleri önemi vurguluyor. Markanın hedefleri arasında giysileriyle bir meta evren yaratma fikri bulunuyor.
Metaverse Pazarı Nasıl Gelişiyor?
Wall Street, Pazar büyüklüğünü uzun vadede 1 trilyon dolar olarak görüyor.
Brandessence Market Research ise “Metaverse Pazar Büyüklüğü” raporu yayınladı.
Rapora göre 2027 yılına kadar bu pazarın ise 596,47 Milyar ABD Dolarına ulaşması tahmin ediliyor. Bir diğer öngörü ise metaverse pazar büyüklüğünün 2021-2027 döneminde %44,8’lik güçlü bir birleşik büyüme göstereceği yönünde.
Tüm bu veriler ve girişimler ışığında bence de metaverse gelecekte kendisine önemli bir yer edinecek. Farklı sektörlerde yaratacağı sinerji sayesinde metaverse ile yaratılacak son derece cazip ortamlara şimdiden hazır olun.