Baron Venus’un şık ve kendine özgün tasarımı ile kristal bardakları, gümüş çatal bıçakları, porselen tabakları ve işlemeli önlükleri, çocukları erken yaşta masa kültürü ve değerli sofralar ile buluşturuyor. Baron Venus kurucusu Dila Myrianthopoulos: “Çocuklarımıza karakteri ve hikayesi olan parçalar miras bırakabiliriz” diyor. Çocuklu hayatı daha güzel özel ve anlamlı kılmak için Baron Venus, tasarım dünyasına sofistike, şık, ve işlevsel çocuk sofra takımı ile yeni bir soluk getiriyor.
Baron Venus ile anneler adeta çocuklarına unutamayacakları bir miras bırakıyor. Tamamen çocukların porsiyonlarına ve tutma şekillerine göre tasarlanan parçalar, şık kutuları ile nesilden nesle hem değerli hem çok anlamlı bir anı haline geliyor.
Markanın ilk sofra koleksiyonu ‘First Supper’ şairane, işlevsel ve sadece ‘gerçek’ malzemeler ile üretilen evladiyelik eserlerden oluşuyor. Koleksiyon aslında aile sofrasında geçirilen zamanın kalitesine dikkat çekmeye çalışıyor.
Koleksiyondaki porselen tabaklar 3 öğün için, 3 farklı boyutta tasarlandı. Yemek saatini zenginleştirmek ve ritüelleştirmek amacı ile yazılmış tabaklarla gelen minik hikayeler bize nimetlerini sunan doğadan ve kozmostan ilham alıyor. Bu hikayeler tabakların üzerindeki el çizimi desenler ve önlüklerdeki işlemeler ile canlanıyor. ‘Twisted’ kristal bardağının sarmalları kıyıya vuran deniz kabuklarını, ‘cosmic’ bardağı ise geceleyin gökyüzünü süsleyen yıldızları andırıyor. Şık önlükler ise adeta sofraları seremonileştiriyor. Ürünlerin tamamı çocukların kendi kendilerine yemek yemelerini ve özgüvenlerini desteklemek icin, onların tutuşuna ve porsiyonlarına uygun olarak tasarlandı, el işçiliği ile zanaatkarlar tarafından butik olarak üretildi.
Baron Venus kurucusu Dila Myrianthopoulos; “Çocuklarım büyüdükçe, özellikle yemek zamanlarında tecrübe ettikleri duyusal zenginliğe hayran kaldım. Aile sofrasında geçirilen zamanın kalitesi bizim için çok değerli. Sofra kültürüne ve ailecek yemek yemeye önem veren bir ailede büyüdüm. Eşimle beraber özenle kurduğumuz yemek sofraları çocuklarımızın hayatımıza katılmasıyla daha da anlam kazandı. Ancak çocuklarım icin bu anlamı taşıyabilecek ürünler bulmakta zorlandım. Hikayemiz tam da burada başlıyor. Günümüzde tamamen tüketmeye ve atmaya yönelik daha basit malzemelerden ve çok fazla adette çocuk eşyaları üretiliyor. Rengarenk, karakterli ve en önemlisi plastik… Yemek yemenin çocukların bedensel olduğu kadar kişisel gelişimi üzerinde çok ciddi etkisi var. Örneğin, plastik bir tabağı çocuğumuz yere attığı zaman her ne kadar atmamasını söylesek de o kırılmadığını gördüğü için atmaya devam ediyor. Ancak porselen tabakları ağırlığından dolayı çocuklar atmaması gerektiğini kavrayabiliyor. Nezaketle davranmayı ve itinayı öğreniyorlar. Bizimle benzer tabaklarda yemek yediği zaman kendilerine ciddi güven geliyor ve yemek yemek onlar için çok daha anlamlı oluyor. Çocuklar için satın aldığımız ürünler atmak için değil saklamak için olsun!” diyor.
Markanın hikayesi, Central Saint Martins mezunu Dila Myrianthopoulos’un, anne olmasıyla başlıyor. Çocuklarının kullanacağı eşyaların anne olmanın kendisine getirmiş olduğu his gibi anlamlı olmasını isteyen Dila, aradığı kalitede ve görsel nitelikte çocuk ürünlerini bulamayınca, değişen ihtiyaçları için tasarlamaya başladı.