2023’te yaptığımız röportajda Evrim Aykan’ı daha yakından tanıma fırsatımız olmuştu. “Daha İyi Bir Dünya İçin Durmaksızın Çalışıyor” başlıklı röportajımızda, onun hem kişisel yolculuğunu hem de IDEA Universal çatısı altında yürüttüğü insani yardım ve sürdürülebilirlik projelerini konuşmuştuk. Doğayla kurduğu bağ, çocukluğundan taşıdığı değerler ve dünyayı dönüştürme arzusu hepimize ilham vermişti.
Bugün yeniden bir aradayız. Ama bu kez odağımız çok daha somut, çok daha heyecan verici bir girişim: EcosySTEM Projesi. Tam adıyla “Çocukların Çevresel Sürdürülebilirlik için E-STEM aracılığıyla Güçlendirilmesi” olan bu proje, Avrupa Birliği’nin Interreg NEXT Karadeniz Havzası Programı tarafından destekleniyor. Türkiye, Yunanistan, Ukrayna ve Bulgaristan’dan ortakların yürüttüğü proje, 8–15 yaş arası çocuklara doğayı bilim, teknoloji ve yaratıcılıkla keşfetme imkânı sunuyor. Biz de bu yolculuğun detaylarını Evrim Aykan’dan dinliyoruz.
Evrim Hanım, ecosystem projesi İstanbul’un kalabalığında açılan bir nefes gibi. Öncelikle bize bu projenin nasıl doğduğunu, hangi ihtiyaçtan yola çıktığınızı anlatır mısınız?
EcosySTEM, aslında uzun yıllardır sahada gördüğümüz bir boşluğa yanıt olarak doğdu. IDEA Universal olarak Afrika’dan Asya’ya birçok bölgede temiz su, tarım, enerji ve eğitim projeleri yürütüyoruz. Gördük ki, çevre sorunlarıyla mücadele sadece yetişkinlerin işi değil; çocukları da bu sürece erken yaşta dahil etmemiz gerekiyor. Çünkü onlar sadece geleceğin vatandaşları değil, bugünün karar vericileri. İstanbul gibi yoğun ve ekolojik açıdan kırılgan bir bölgede başlattığımız bu model, kısa sürede uluslararası bir iş birliğine dönüştü ve 2024 Temmuz ayında başlayan projemizin meyvelerini nihayet bugün toplamaya başladık. Pilot eğitim uygulamalarımız tüm ortaklarla (Yunanistan, Ukrayna, Bulgaristan) eş zamanlı olarak başladı ve 2026, Temmuz ayına kadar devam edecek.
Proje web sitenizde “Yarının Eko-Liderlerine İlham Veriyoruz” diyorsunuz. Bu sloganla aslında çocuklara nasıl bir gelecek vizyonu çiziyorsunuz?
Bizim için bu sadece bir slogan değil, bir yol haritası. Çocuklara doğayı sevdirmek, bilimle buluşturmak ve onların hayal güçlerini harekete geçirmek istiyoruz. Eko-liderlik, yalnızca çevreyi korumak değil; cesaretle çözüm üretebilmek, topluluğunu dönüştürebilmek demek. Çocukların bir gün politikada, bilimde, sanatta ya da kendi mahallelerinde liderlik edeceklerini biliyoruz. Bizim görevimiz onlara bu ilhamı vermek ve güvenle ilk adımlarını atmaları için alan açmak.
Programın merkezinde altı öğrenme modülü var: biyoçeşitlilik, su, hava, toprak, yenilenebilir enerji ve atık yönetimi. Çocuklar bu modüllerde nasıl bir deneyim yaşıyor?
Çocuklar bazen güneş enerjili arabalar tasarlıyor ve yarıştırıyor, bazen suyun pH değerini kendi hazırladıkları kitlerle ölçüyor. Hidroponik deneylerle toprağın önemini keşfediyor, VR gözlüklerle biyoçeşitliliği farklı habitatlarda deneyimliyorlar. Atık yönetimi modülünde geri dönüşümü bir tasarım problemi olarak görüyorlar. Uzman akademisyenler tarafından tasarlanmış bu eğitim modülleri sayesinde çocuklar hem bilimsel hem de yaratıcı süreçlerin içindeler.
Pilot uygulamalar tüm ortaklarda (Yunanistan, Ukrayna, Bulgaristan) eş zamanlı olarak başladığını belirtmiştiniz. Uluslararası iş birliği projeye nasıl bir renk ve güç katıyor?
Karadeniz Havzası ortak sorunlarla dolu; su kirliliği, ormansızlaşma, toprak erozyonu gibi. Bunlara tek başına çözüm bulunamaz. Yunanistan’daki, Ukrayna’daki ya da Bulgaristan’daki çocukların da aynı deneyimi yaşaması, hem ortak bilinç hem de sınır ötesi dayanışma yaratıyor. Bu, projenin en güçlü tarafı. Çevresel sorunlar sınır tanımıyorsa, çözümler de tanımamalı.
Projenin yol haritasında bundan sonra neler var? Çocukları ve aileleri nasıl bir süreç bekliyor?
Temmuz 2025’te Kadıköy’de açılan merkezimiz tam kapasiteye geçti. Haziran 2026’ya kadar çocuklara yönelik eğitimler devam edecek. Çocukları bekleyen süreç yalnızca öğrenme değil, üretme ve paylaşma süreci. Aileler içinse farklı bir yolculuk söz konusu: çocuklarının gözlerindeki merakı görmek, onların evde yeni fikirlerle gelmesine tanık olmak. Çoğu aile geri dönüşüm kutuları kuruyor, suyu daha dikkatli kullanmaya başlıyor. Yani bu proje aslında çocuklarla birlikte ailelerin de dönüşümünü sağlıyor. Biz uzun vadede bu deneyimi yalnızca Kadıköy’de değil, Türkiye’nin başka illerinde ve hatta başka ülkelerde de yaygınlaştırmak istiyoruz.
EcosySTEM’in kalbi Kadıköy’de atıyor. Kadıköy halkının çevreye ve çocukların eğitimine olan duyarlılığı çok biliniyor. Sizce bu bölgenin ruhu projeye nasıl yansıyor?
Kadıköy, Türkiye’de çevre bilinci ve eğitim duyarlılığıyla öne çıkan bir ilçe. Burada topluluk desteğini çok güçlü hissediyoruz. Çocukların coşkusu, ailelerin ilgisi ve öğretmenlerin katkısı projenin başarısını büyütüyor. Kadıköy’ün bu ruhu projeye ilham veriyor.
Projenin hayata geçmesinde Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Kadıköy Belediyesi’nin desteği çok önemli. Bu iş birliği size nasıl bir güç kattı?
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile imzaladığımız protokol, okullara erişimimizi kolaylaştırdı. Kadıköy Belediyesi ise yereldeki farkındalığı ve desteği projeyle buluşturdu. IDEA Universal’ın uluslararası deneyimiyle birleşince çok güçlü bir sinerji ortaya çıktı. Bu sayede yalnızca bir proje değil, toplumsal bir hareket yaratıyoruz.
Son olarak, bizi okuyan çocuklara ve ailelere bir mesajınız var mı?
Doğa sadece gelecekte korunacak bir miras değil; bugün sahip çıkmamız gereken ortak evimiz. Çocuklara şunu söylüyoruz: Deneyin, sorun, üretin. Siz bugünden liderlik edebilirsiniz. Ve her adımınız, daha yeşil bir dünya için umut olacak.