Yenilikçi İmece Derneği (YİMEDER) 3. Dönem Kurucu Başkanı, WCTQEE Türkiye Genel Direktörü Prof. Dr. Hayal Köksal, kendisini eğitime adamış bir isim. Köy Enstitülerinin eğitim felsefesini yenilikçi ve inovatif formlarla eğitime adapte edilmesi konusunda uzun yıllardır projeler üretiyor. Şu sıralar başkanı olduğu Yenilikçi İmece Derneği (YİMEDER) çatısı altında faaliyetlerini sürdürüyor.
Yenilikçi İmece Derneği (YİMEDER) ile kültürümüzden gelen imece anlayışının yenilikçi ve bilimsel yaklaşımlarla harmanlanarak birey ve kurumlarda farkındalık yaratmak, onlara çok yönlü düşünme ve sorun çözme sistematiğini kazandırmak amaçlanıyor. Hedefler ana hatlarıyla şöyle açıklanıyor: “Bunun için aileden başlayıp eğitim kurumlarını, sonrasında da iş hayatı ve toplumu içine alan, yani bireyden yola çıkarak kurumlara ve toplum geneline yayılan bir yaklaşımla ve de yerel ve ulusaldan başlayıp teknolojinin desteğiyle küresel paylaşıma açılan bir yapılanmayla çalışılacaktır. Nitelikli eğitimin esası olan ‘öğrenmeyi öğrenen’ anlayışındaki kişi ve kurumlar bir araya getirilerek ulusal ve uluslararası projeler, seminer ve konferanslar, kitap ve bilimsel araştırma çalışmaları yapılacaktır. Bu çalışmalarda; dil, din, cins, ırk, sosyo-ekonomik düzey ve engellilik durumu düşünülmeksizin tüm bireylerin eşit koşullar altında, kardeşçe ve özgür iradeyle birey, kurum ve ülke gelişimine katkı sağlaması nihai hedeftir.”
Prof. Dr. Hayal Köksal, uzun yıllardır alanında yazdığı kitaplarla da ilgi görüyor. 2016 İmece Halkaları ile Yeniden Köy Enstitüleri, 2021 Zor Zamanlarda Evdeki Okul, Çekirdekten Yetişme, 21. Yüzyıl Çağdaş Türkiye Eğitim Modeli, kitaplarından bazıları. Biz de Yenilikçi İmece Derneği (YİMEDER) 3. Dönem Kurucu Başkanı Prof. Dr. Hayal Köksal ile derneğin faaliyetleri ve hayata geçirmeyi planladıkları projeleri üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Öncelikle sizi daha yakından tanımak isteriz. Akademik ve mesleki yolculuğunuz sizi Yenilikçi Yimeder Derneği’ni kurmaya nasıl götürdü?
Bir eğitimcinin eğitim paydaşlarından ve dolayısıyla sivil toplumdan kopuk olarak mesleğini yapması olanaksız. Özellikle eğitim sosyolojisi dersini verdiğim dönemlerde (Gaziantep Üniversitesi, 1992-1994) bu ilişkinin önemini çok daha iyi irdeleme olanağım oldu. İlk dernek üyeliğim 1995 yılında Ankara’da kurulan ve mesleki bir şemsiye dernek olan İngilizce Eğitimi Derneği (İnged) idi. Kurucu üyelerin arasında yer alamadım ama kurulması için gereken sayıyı bulmak adına İstanbul’dan Ankara’ya sabaha kadar yolculuk yapıp katıldığımı ve bu dernekteki çalışmalardan çok keyif aldığımı belirtmek isterim. Bu dernek bünyesinde “Quality in ELT / Qu-ELT (İngilizce Dil Eğitiminde Kalite)” çalışma grubunu kurup üniversitelerdeki İngilizce uzman hocalarını hiç “Ana dili İngilizce olan (native speaker)” görme şansı olmayan Anadolu üniversitelerindeki ELT bölümlerine götürüp buluşturma işi özellikle en kutsal ve yararlı bulduğum çalışmalardan oldu. Bu konuda özellikle dönemim başkanı Prof.Dr. Aydan Ersöz Hoca ve ekibine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Zaman içinde bir çok sivil toplum kuruluşu içinde bulundum. Sonra 1998 yılında Türkiye’de “Eğitimde kalite” çalışmalarından birini yapan “Kalite Okulları Merkezi”mi kurup, 2005 yılında da kocaman bir ofise kavuşunca, birlikte çalıştığım meslektaşlarım bir dernek kurup bu çalışmaları farklı yönlende geliştirmemi isteyince, 2005 yılında ilk derneğim olan ve kalite felsefesine odaklı olan “Sürekli Gelişim Derneği” Sü Ge Der’i 15 arkadaşımla birlikte kurdum. 2012 yılında AB hibeleri için aldığım davetle Brüksele gittiğimde, ülkemize verilen önem(sizlik)i ve fon konularını gördüğümde çok üzülerek, döner dönmez derneği kapattım. Bu bambaşka bir konu, bir başka sohbette açıklarım. Bu arada özellikle “Köy Enstitüleri” odaklı iki dernekle çalıştım. Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği KAVEG’in kurucu üyesi ve stratejik planını hazırlayan kişi oldum. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği YKKED’nin de İstanbul Şubesi Başkan yardımcısı. Ancak derneksizliğe 3 yıl dayanabildim. Yine aynı arkadaşlarımla 2015 Ocak 2025 tarihinde Sarıyer’de bu kez “Yenilikçi İmece Derneği” YİMEDER’i kurduk. Çoğu eğitimci olan kurucu arkadaşlarımın desteğimde oluşları benim için çok önemli.
Bu derneği kurarken sizi en çok ne motive etti? Kişisel bir hikâye ya da kırılma noktası oldu mu?
Tabii ki oldu. 2004-2009 yılları arasında ben Microsoft Türkiye’nin “Innovative teachers (Yenilikçi Öğretmenler)” programının yerelleştiriciliğini ve danışmanlığını yaptım, 200 yenilikçi koç yetiştirdim. Aynı zamanda bu dersi Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi’nde de seçmeli bir ders olarak açıp 10 sene içinde 2000 civarında öğretmen adayımı bu felsefeyle yetiştirdim. Yeniden bir dernek kurmamda özellikle iki arkadaşımın etkin baskısı oldu. Biri Microsoft Projeler Müdürü sevgili Şeniz Ciiritçi, diğeri de pandemide kaybettiğimiz B.Ü. BÖTE bölüm hocalarından, kalite yolculuğundaki arkadaşım Yrd. Doç. Dr. Erol İnelmen. Onun en büyük hayali bu dernek bünyesinde “Q-Press” yani kalite kitaplarından oluşan bir kitap serisi oluşturmaktı. İnovasyon da Şeniz Hanım’la yapılan çalışmalardan esinlendi. Kalitenin teknolojiye kaydığını o günlerde açık seçik olarak görmeye başlamıştık. Hatta 2003 yılında başlayan Uluslararası Bilişimci Martılar Projemiz de ilk yıllarda Microsoft desteğiyle başlamış ve “kalite çemberleri”ni ülke ve çağ koşullarına uyarlama üzerinde kurulmuştu. Bu yıl proje 23. yılına giriyor (bilisimcimartilar.com) ve son 5 kitabımı da Dernek yararına yazdım ve gelirini bağışladım. O kitaplar da “Q-Press”i hayata geçirme araçlarımız.
Yenilikçi Yimeder Derneği nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? Hangi boşluğu doldurmayı hedefliyor?
SüGeDer’de olduğu gibi YİMEDER’in işleyiş ve yönetiminde de “Toplam Kalite Yönetimi (TKY)” felsefesi, hakim felsefe. Nasıl kalitede “Yaşam boyu öğrencilik” çok önemliyse, yenilikçilik, ekip çalışması ve köy enstitülerinin ülkemizdeki ilk kalite uygulamasını yapan okullar olması da şu anki derneğin ismini ve işleyişini etkiledi. Aslında ülkemizde Köy Enstitüleri ile ilgili bazı dernekler ve vakıflar var. İkisinin içinde bizzat görev aldım. Çok da güzel işlere imza atıyorlar ama bizim yolumuz onlardan çok farklı. Biz geçmişin bu güzel kurumlarında yapılan işleri ve yetişen ulu çınarları tanıtmanın önemli olduğuna tabii ki inanıyoruz. Ancak bizim işimiz “Yenilikçi” bir yaklaşımla bu kurumları günümüze taşımak. Onun için de önce öğretmen adaylarından ve istekli çalışan öğretmenlerden başlayarak değişim konusunda “Farkındalık” yaratmaya çalıştık. “İmece Halkaları ile Yeniden Köy Enstitüleri” seminer ve ders içeriklerim 2005 yılından beri zaten Boğaziçi, Yeditepe ve Bahçeşehir Üniversiteleri’nde devam etmekteydi, artık kitaplaşıp ders içerikleriyle de birleşip ete kemiğe bürünüyor. Felsefesini anlatmadan ve yaşamadan yeniden o güzel okulların günümüze uyarlanmış halini hayata geçirmek mümkün değil. Tüm çabalarımız o yönde. Derneğin bir başka amacı da çağdaş eğitim yaklaşımlarını eğitimcilere anlatan “Seminer ve eğitim programları” oluşturmak ve sunmak. Bunu pandemi döneminde youtube aracılığıyla yaptık. Hatta geçtiğimiz dönem Sarıyer Kent Konseyi, Eğitim çalışma Grubuna YİMEDER’li dostlarımızı lider konumuna alarak onlarla toplum projeleri, konferans, kitap okuma grupları ve sanal toplantılarla topluma erişme çalışmaları yaptık. 2018 yılında bu konuda bir AB projesi başvurumuz bile oldu. Sarıyer ilçesinde kurulmuş 300’e yakın derneği davet ederek onlara stratejik planlarını yapmayı ve toplum projeleri kurgulayarak imece yapmayı bile önerdik ama kaç dernek katıldı dersiniz? Sadece 2. Biri Balıkçılık üzerine bir proje başlattı ama o da kısa bir dönem sonra projeyi terketti. Biz tüm kurum ve kuruluşlarla “yenilikçi” anlamda “imece” yapmak istiyoruz. Kendi know-how’ımızı onlarınkiyle birleştirip güçlü bir şekilde yol almak hedefimiz. 2017 yılında Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar beyin önderliğinde bir Datça imecesi başlattık. Orada da spor imecesi verimli oldu. O Spor imecesini Sri Lanka’daki bir Kalite kongresinde bile tanıtıp sunduk. Yurt dışı bağlantılarıyla aslında ülkemizdeki güzel işleri tanıtmak çok önemli. Bu benim özellikle öğrencilerim ve çalışkan eğitimcilerimiz için benimsediğim bir motivasyon yolu.
Derneğin adında geçen “yenilikçi” yaklaşımı biraz açar mısınız? Sizi benzer kurum ve girişimlerden ayıran özellikler neler?
Yenilikçilik (İnovasyon) daha önce denenmemişi denemek, ve çağcıllığı korumak anlamında kullanılıyor. Yukarıda verdiğim örneklerde olduğu gibi… Biliyoruz ki son derece hızlı değişim gösteren bir çağda yaşıyoruz. Bilginin ömrü günümüzde günler hatta saatlerle kısıtlı. Bugün “yenilik (inovasyon” diye ortaya konan fikir, alet, çözüm, vb.) yarın demode oluyor. Hele ki Yapay Zekanın kullanılmaya başlandığı günümüzde geleneksel anlayıştan çıkıp kendimizi yenilememiz gerekiyor. Yoksa makinelerin bizi yönettiği bilim kurgu filmlerdeki günler yakındır. Biz de onun için başka sivil toplum kuruluşlarına nasıl destek veririz, nasıl işbirliğiyle daha gelişmiş projeler hayata geçiririz peşindeyiz. Şu an geçerli olan anlayış; “yenilik” değil, “yenilikçi ruha sahip olmak”! İşte bizim vurgulamaya çalıştığımız anlayış bu.
Yimeder’in kısa vadeli ve uzun vadeli hedefleri neler? Önümüzdeki 5 yılda nerede görmek istiyorsunuz?
Yimeder, eğitimin her paydaş grubuna çocuk ve gençlerden başlayarak ekip olarak sorun çözme becerilerini öğreterek düşünen, sorgulayan, sorun çözen ve böylece ülke gelişimine katkı sağlayan bireyler yetiştirmeyi, toplum üyelerine sürekli gelişim konusunda destek vermeyi amaçlıyor. “Yenilikçilik” söz konusu olunca teknolojinin etkin kullanımı, bilişim ve YZ da ister istemez çalışma konularımızdan oluyor. Köy Enstitüleri benzeri bir eğitim sistemini karar vericilere doğru olarak anlatmayı ve içindeki özün “yaparak yaşayarak öğrenme” olması nedeniyle ezberci eğitimi ve sınav kaygısını yok edici etkinliklere ağırlık vermeyi amaçlıyoruz. 30 Ksaım 2019 tarihinde içinde 35 dünya ülkesinin yer aldığı WCTQEE tarafından YİMEDER “Kurumsal Kalite Ödülü’nü aldı. Bu ödüllü derneğin ulusal ve uluslararası arenada yapabileceği çok şey var. Beş yıl içinde nitelikli ve çalışma aşkıyla dolu üyeleri arttırarak çalışmalarımıza son hızla devam etmeyi düşünüyoruz. Ancak en büyük sorunumuz bize ait, eğitim alanı da olan bir dernek binamızın olmaması! Sarıyer Ortopedik Engelliler Derneği ile paylaştığımız bir yerimiz var ama motivasyonumuzun ve verimimizin artması için bu konuda bize destek vermek isteyen kurum veya kişilere ihtiyacımız var. Toplum hizmetinde ve topluma yararlı dernek statüsüne geçebilmek bizim en büyük arzumuz.
Derneğin şu ana kadar hayata geçirdiği en etkili projelerden biri hangisiydi?
Bilişimci Martı projeleri ve kitaplarımız çok etkili oldu. Hatta bu iki çalışma birleşerek tek bir ürün verdi. Bir “Bilişimci Toplum Martıları” projesiyle Sarıyer ve İstanbul’dan başlayarak ideal bir Eğitim Modeli geliştirmeye çalıştık. Üstelik onu da kitaplaştırdık. Adı da: “Köy Enstitüleri Felsefesi ve Atatürkçe bakışla, 21. Yüzyıl Çağdaş Türkiye Eğitim Modeli”. Kitaplarımızı bağış karşılığı arzu edenlere veriyor ve gönderiyoruz. Ancak e-book kullanımının yaygınlaşması ve posta ücretlerinin artması bize bu konuda ket vurmakta. Köy Enstitüleri çalışmaları derneğimizin en keyif alarak yol aldığı çalışmalardan biriydi. Gençlere bu felsefeyi anlatmak, PİSA sonuçlarında yıllarca birinci olan Finlandiya’da ve bazı ülkelerde bu modelin kullanılıyor olduğu bilgisini verdiğimizde aldığımız dönütler bize heyecan veriyor. Ayrıca son kitaplardan biri olan; “Proje Tabanlı Eğlenceli Sınıf Yönetimi” tüm öğretmenlerin aslıdna proje tabanlı öğretimde neler yapabileceklerini adım adım anlatması bakımından da son derece yararlı bir kitap.
Bu projelerde sizi en çok duygulandıran ya da aklınızda kalan bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Pandemi döneminde yaşam, iş ve eğitim hayli değişime uğradı. Anne ve babaları cep telefonlarına ve TV ekranlarına yapışıp kalan çocuklarından o kadar çok dert yandılar ki ben de o dönemde “Zor Zamanlarda Evdeki Okul” kitabımı yazdım. İçine koyduğum etkinlik örnekleriyle anne ve babalara çocuklarıyla başbaşa ve verimli saatler geçirmelerini sağlama konusunda yardımcı oldum. Her evde TV’nin ve cep telefonunun, tabletlerin kapanıp oyunlarla farklı ders konularında oyun oynamalarını ve böylece birlikte keyifli ve verimli zaman geçirmelerini önerdim. Kitabın ikinci bölümüne de öğrencilerin bireysel kalitelerini arttırmaya yönelik bölümler ve bir günlük örneği var. Astana yayınlarından alınabilecek bu kitap eminim ki sadece ebeveynler için değil, öğretmenler için de ilgi çekici. Yine bu kitabın da geliri derneğimize geliyor.
Bir başka duygu dolu konuyu daha paylaşmak isterim. Başından beri bizimle Bilişimci Martı Projelerinde olan ve proje danışmanlığı ve jüri üyeliği yapan değerli mimar, arkeolog Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu’nı 2005 yılında, değerli üyemiz Taner Özbey’i 2018, projemizin ve derneklerimizin mimarlarından olan dost Yrd. Doç. Dr. Erol İnelmen’i 2020 ve üyemiz, kent konseyi başkanımız sevgili Kübra Küçükerden Koçan’ı 2024 yılında kaybettik. Şu an Martı projelerimizde her birinin adına “Özel Jüri Ödülelri”miz var. Bizimd erneğimiz Vefa ve Sadakat üzerine kurulmuş bir dernek. Tersi tavırlara tahammülümüz yok. İnsanı insan yapan değerlere odaklı gelecek kuşaklar yetiştirmek bizim için işte tam da bu nedenle önemli. Aynen Atamıza duyduğumuz sevgi, saygı ve vafa duygularımız gibi.
Yimeder’in faaliyetleri en çok hangi kesimlere, kimlere dokunuyor?
Çocuklar, gençler, öğretmenler ve anne-babalar başta olmak üzere tüm eğitim paydaşlarını, eğitime destek verecek iş dünyasını, yerel yönetimleri ve tabii ki üniversiteler ve okul sahiplerini ilgilendiriyor. Genelde de toplum üyelerini. Bu çalışmalarda kadın da var, çocuk da, yaşlılar ve engelliler de… Ulusal başarıları uluslararası platformda tanıtma görevimiz nedeniyle akademik bildirileri de farklı platformlarda sunmayı ihmal etmiyoruz. Örneğin 3 keredir merkezi Günay Kore’de olan Uluslararası Dünya kadınları dünya barışı için platformunun (World Women for World Peace/WFWPI) konuşmacısıyım. Onlarla özellikle Yapay Zekanın toplumun ve insanın iyiliği için nasıl kullanılabileceği konusunda çalışmalar yapıyoruz.
“Toplumsal fayda” açısından baktığınızda, derneğinizin hangi alanda fark yaratacağına inanıyorsunuz?
Farkındalık anahtar sözcüklerimizden biri. Diğerleri ise imece ve yenilikçilik. Bu konu hakgi alanlarda kullanılıyorsa biz o alanda ve o ortamda her türlü çalışmayı yaparız. Özellikle eğitim tabii ki.
Bugünlerde üzerinde çalıştığınız yeni projeler veya iş birlikleri var mı?
Tabii ki. Her zaman var. İlk üçünü yazayım: 1. Şu aralar bir başka sivil toplum örgütüyle; yaşlı ve gençleri bir araya getirip enerjilerini birbirleri yararına kullanmak için geliştirmekte olduğumuz bir çalışma var. Planlama ve kuracağımız “Yeni Bir Yaşam Köyü” için yer bulma çabasındayız. Özellikle felsefe çalışmaları ve teknoloji kullanımı odaklıyız. Bir de eğitimli yaşlıların kendilerini iyi hissedecekleri, emekliliklerini son derece verimli ve sağlıklı geçirecekleri ve imece yapmaya devam edecekleri bir yaşam köyü.
İkinci çalışmamız 22 yıldır sürmekte olan “Uluslararası Bilişimci Martılar” Projemizi yeniden formatlayıp yola devam etmek. Bu proje ülkemizde alanında ilk projedir. Hem özünde TKY, hem kalite çemberleri ve hem de bilişim vardır. Son iki senedir proje YZ’ya da kaydı. 4 kategorimiz vardı: K-12 okulları, Üniversiteler, Engelliler ve Toplum Martıları. Bu yıldan itibaren üniversiteleri fakülte bazlı ve yapay zeka odaklı çalışmalara yönlemdireceğiz.
Üçüncü çalışma ise tabii ki bir kitap: “Savaşma Barış, Çatışma Uzlaş!” içerikli bir kitabın son bölümünü yapmaktayım. O da derneğin malı olacak. Bunun yanında zoom talklar ile topluma destek vermeye de devam edeceğiz. Keşke yerimiz ve sürekli eğitim yapacağımız atölyemiz olsa!
Yimeder’in çalışmalarına gönüllü ya da destekçi olmak isteyen izleyicilerimiz ne yapabilir?
Derneğimize üye olmak için iki üyemizin önerisi gerekli, 6 aylık da bir birbirini deneme süreci. Gelen üyemizin aktif olmasını istediğimiz kadar, onun da bizlerden memnun olması şart! Dostlarımız bir CV ile bize başvursun. Buluşup konuşup birlikte nasıl verimli ve keyifli işler yapabileceğimize, sinerjiyi yakalama yüzdemize bakalım. [email protected] veya 0 212 341 26 02 numaralı telefondan bana ulaşmak mümkün. (yimeder.org.tr)
Kitaplarımızı bağış karşılığı adresinize imzalı olarak gönderiyoruz. Keşke kurumlar belli günlerde çalışanlarına verecekleri hediye paketlerine kitaplarımızdan da koysa: Bu, hem bize hem de topluma yararlı olur.
Kitaplarımızı listelemekte yarar var.
• 2016 İmece Halkaları ile Yeniden Köy Enstitüleri (Sadece derneğimizde mevcut)
• 2021 Zor Zamanlarda Evdeki Okul, Astana Yayıncılık (Dernekte de mevcut)
• 2022 Proje Tabanlı Eğlenceli Sınıf Yönetimi, Nobel Yayıncılık (Dernekte de mevcut)
• 2024 Catch Your Kids in Time for Educating, Lambert Yayıncılık (Amazon’dan ısmarlanabilir, Kaliteli çocuk yetiştirmek isteyen expat aileler için)
• 2024 Çağdaş Türkiye Eğitim Modeli (Sadece derneğimizde mevcut)
Bu kitapları bizi arayarak ya da mail atarak isteyebilirsiniz.
Yer konusundaki mağduriyetimizi de bir kez daha yineleyelim. Bazı kurumlar bu konuda o kadar şanslı ki. Bir bağışçı, büyük bir kurumun bir bölümünde ortak yaşam, gibi bizce mümkün.