Yeşil dönüşüm teması altında düzenlenen “Future of Green Business II” etkinliği, moda, sanat ve mekan alanlarında yaratıcı dönüşüm ve yeşil iş birliklerini masaya yatırmak üzere başarıyla gerçekleştirildi. Ferko Assembly Buildings’te düzenlenen etkinlik, sektörün öncü isimlerini ve yenilikçi fikirleri bir araya getirdi.
Açılış konuşmaları, Assembly Buildings Pazarlama Müdürü Deniz Tuncer ve Denge Sende Kurucu Ortağı Özlem Dalga tarafından yapıldı. Konuşmalar, katılımcılara ilham verici mesajlar sundu. Gayrimenkul ve ticari tesislerde sürdürülebilirlik değerinin ele alındığı oturumda, Habitat Türkiye Commercial Lideri Bora Özerman, Altensis Kurucu Ortağı Dr. Emre Ilıcalı ve Özlem Dalga, yeşil dönüşüm örneklerini katılımcılarla paylaştı. Özerman, “Yeşil tesisler, karbon ayak izini düşürmenin ötesinde, enerji maliyetlerinde uzun vadede ciddi avantajlar sağlar. Örneğin, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapan bir üretim tesisi, enerji maliyetlerinde %30’a varan azalmalar elde edebilir. Ayrıca, sürdürülebilir tesislere sahip firmalar, tedarik zincirlerinde %20’ye varan verimlilik artışları bildirmektedir. Enerji tasarrufu sağlayan yeşil binalar, işletme maliyetlerinde %20-50’ye varan düşüşlerle kullanıcılarına yıllık binlerce dolar kazandırabilir. Örneğin, LEED Gold seviyesindeki bir ofis binası, yıllık enerji giderlerinde %25 oranında tasarruf sağlar. Ayrıca, yeşil binalar geleneksel binalara kıyasla ortalama %7-11 daha yüksek piyasa değerine sahiptir. Türkiye’de 2024 itibariyle yeşil bina kiralama oranları, geleneksel binalara göre %15 daha hızlıdır. Bu binaların kullanıcı memnuniyeti ve çalışan performansını %15’e kadar artırdığı da araştırmalarla kanıtlanmıştır” dedi. Aynı zamanda LEED fellow olan Dr. Emre Ilıcalı ise değer maliyet analizine göre tesislerin Yeşil Bina Sertifikasının iyi geri dönen bir yatırım olduğuna dikkat çekti. Ilıcalı,”Yeşil bina sertifikası alabilmek için, proje aşamasından itibaren enerji verimliliği, su tasarrufu, çevreye duyarlı malzeme seçimi gibi kriterler üzerinde çalışılmalıdır. Örneğin, LEED sertifikasyonunda, binaların tasarım ve inşaat sürecinde belirli bir puan sistemine uygun hareket etmesi gereklidir. Türkiye’de sertifikalı yeşil bina sayısı 2024 itibariyle 1000’e yaklaşmıştır ve bu binaların önemli bir kısmı İstanbul’da yer almaktadır. Global ölçekte, yeşil bina sertifikası olan yapıların enerji tüketimini %30, su tüketimini ise %50’ye kadar azalttığı rapor edilmektedir” diye konuştu.
Yeşil Binaların Yeşil Finansmana Erişimde Sağladığı Maliyet Avantajı
Habitat Türkiye Commercial Lideri Bora Özerman, “Yeşil binalar, sürdürülebilir finansman modelleriyle toplam proje maliyetlerini %10-15 oranında azaltabilir. Örneğin, Avrupa’da yeşil tahviller aracılığıyla sağlanan projeler, yıllık enerji maliyetlerinde %20’ye varan düşüş sağlamaktadır” dedi. Türkiye’de yeşil finansmanın 2024 itibariyle giderek arttığını ve düşük faiz oranlarıyla yatırımcıları desteklediğinin altını çizen Özerman yeşil krediler kapsamında sağlanan avantajların, geri ödeme vadelerini ortalama 5 yıl daha uzattığını vurguladı.
ESG (Çevresel, Sosyal, Yönetişim) Kriterleri Uygulamasındaki Zorluklar
ESG Kriterleri Uygulamasındaki Zorluklara değinen Özlem Dalga “Dengesende olarak şirketlere ESG danışmalığı veriyoruz ancak şirketlerin ESG kriterlerine uyum sağlaması, özellikle veri toplama ve ölçümleme süreçlerindeki eksiklikler nedeniyle zorluk yaratmaktadır. 2024 itibariyle yapılan bir araştırmaya göre, Avrupa’daki gayrimenkul şirketlerinin %40’ı ESG raporlama süreçlerinde yetersiz altyapıya sahip olduğunu belirtmiştir. Türkiye’de ise ESG farkındalığı artmakla birlikte, bu standartlara uygunluk sağlayan gayrimenkul projelerinin oranı %10’un altındadır. Aynı zamanda, kısa vadeli maliyet endişeleri, uzun vadeli sürdürülebilirlik yatırımlarının önüne geçmektedir” dedi.
Yeşil Bina Teknolojilerindeki Trendler
Prof Dr. Emre Ilıcalı, güneş enerjisi panelleri, akıllı enerji depolama sistemleri ve karbon negatif yapı malzemeleri, 2024’te yeşil bina teknolojilerindeki en dikkat çekici trendler arasında yer aldığını söyledi. Dünya genelinde, akıllı bina teknolojilerinin kullanım oranı son 5 yılda %25 artmıştır. Gelecekte, yapay zeka tabanlı sistemlerin tüm bina yönetim süreçlerine entegre olması beklenmektedir.
Tekstil sektörü ve moda dünyasındaki sürdürülebilirlik değerleri üzerine yapılan tartışmalarda, Silk and Cashmere Tasarım,Üretim Diektörü Romina Kazilas ve Silk and Cashmere CMO’su Yasemin Zamanpur, sektördeki yenilikçi yaklaşımları detaylandırdı.
Silk and Cashmere: Doğa, İnsan ve Stil Arasında Bir Denge
Silk and Cashmere CMO’su Yasemin Zamanpur, “Silk and Cashmere, doğuştan doğal malzemelerin özündeki zarafet ve işlevsellikten ilham alarak, 32 yıldır doğaya ve insana saygılı koleksiyonlar sunmanın gururunu taşıyor. Sürdürülebilirlik, sosyal sorumluluk ve zamansız kalite, hem tasarımlarımızın hem de iş süreçlerimizin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi. Silk and Cashmere markasının, modanın sürdürülebilirliğine katkıda tasarımdan iibaren bulunduğunu detaylandıran Tasarım ve Üretim Direktörü Romina Kazilas, “Hammaddelerimizi özenle seçiyor, üretim süreçlerimizde doğal kaynakları koruyarak karbon ayak izimizi azaltıyoruz. Koleksiyonlarımızda sürdürülebilir kumaşlara öncelik veriyor, doğal boyalar ve geri dönüşüm yöntemleriyle ekosistemi destekliyoruz. Örneğin, yaprak, çiçek ve ağaç kabuklarından elde edilen doğal boyalarla üretilen tamamen el yapımı Saf İpek Ekolojik Şallarımız uzun yıllardır en sevilen aksesuarlarımızdan. Hızlı moda akımı ve bilinçsiz tüketimin aksine, “Zaman Ötesi Parçalar” anlayışımızla, nesilden nesile aktarılan dayanıklı ve anlamlı modern klasikler tasarlıyoruz.”dedi.
Silk and Cashmere, doğa, insan ve stil arasında denge kurarak sürdürülebilirliği bir yaşam biçimi haline getirmeyi ve geleceğin iş dünyasına ilham vermeyi hedefliyor. Sosyal sorumluluk projelerinin markaları için çok önemli olduğunun altını çizerek kalıcı bir etki yaratmayı hedeflediklerini söylen Zamanpur ise projelerini şöyle detaylandırdı: “On yılı aşkın süredir devam eden Diyarbakır Şalları Projemiz ile Kulp ilçesindeki kadınlara dokuma eğitimi veriyor, %100 yerli ipekten el dokuma şallar üreterek bu kadınlara ekonomik özgürlük kazandırıyoruz. Bu proje, hem geleneksel dokuma sanatının sürdürülebilirliğini sağlıyor hem de sosyal değişime katkıda bulunuyor.Dijital büyümeye odaklanarak, online platformlarımızla global erişimimizi genişletiyor, yapay zeka teknolojilerine daha beta aşamasındayken yatırım yaparak süreçlerimizi daha verimli hale getiriyoruz. Ayrıca, hibrit ofis modeline geçişle esneklik ve inovasyonu bir araya getiren modern bir iş kültürü oluşturuyoruz.”
House OF Bağdat kurucusu Cansu Şekerci ve Nej Fashion Kurucusu sürdürebilir modanın Türkiye’de öncü isimlerinden Nejla Güvenç, “Sürdürülebilir Stil” konusunu ele alarak, çevre dostu ve duyarlı moda anlayışlarını aktardı. Bu bölümde, katılımcılara stil önerileri ve çevresel duyarlılık konularında bilgiler verildi. Sanatçı Nihan Yardımcı Çetinkaya, ileri dönüşüm ve ekolojik sanat konularında ilham verici bir sohbet gerçekleştirdi. Sanatın sürdürülebilirlik üzerindeki etkileri derinlemesine incelendi.
Yazar Hilal Karaman’ın sürdürülebilirlikle ilgili farkındalık yaratan ilham verici konuşmasını dinleyen katılımcılar etkinliğin sonunda, yerel üreticilerin çevre dostu ürünlerini sunduğu Green Christmas Market ile alışveriş yaparak Demokratik Kongo’da yer alan Greengold Vakfı’na bağışta bulunarak, keyifli bir alışveriş ve networking deneyimi yaşadılar.