IMperfectionists markasının kurucusu, moda yazarı Dilayla Kopuz, sürdürülebilir Türk markalarını tanıttığı serisine Giyi World markasıyla devam ediyor.
Çok severek yazdığım bu serimizin altıncısında uzun zamandır takip ettiğim Giyi Wold ile devam ediyoruz. Göknil Bigan ile ortak bir arkadaşımızın bizi tanıştırdığı Pazartesi sabahında çok keyifli bir sohbet ettik. 2019 yılında kurulan ve lansmanını 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nde yapan markanın ilham kaynağı marka kurucusu Göknil Bigan’ın anneannesi başta olmak üzere ailesindeki zanaatkar kadınlar.
‘Giysilerin özenle, zarafetle dikildiği ve sahip olduğumuz giysilerin değerinin bilindiği bir evde büyüdüm. Anneannem çok zarif, hep şık özenli stil sahibi ama aynı zamanda işinde gücünde bir kadındı, üretkendi, enerjisi ve pozitifliği tüm aileyi çekip çevirirdi’ diye anlatmaya başlıyor Göknil Bigan.
Giyi World dokuma grubu kumaşlarla çalışıyor benim markam IMperfectionists’den bir tık farklı olarak. Giyi’nin ve kendi markamın bir ortak noktası var; o da doğada çözülebilen elyaf, fiber ve kumaş tercihinde bulunmak. Buna ek olarak marka sahibi ve Kreatif Direktörü Göknil Bigan kültürel sürdürülebilirliğin de çevresel ve sosyal konular kadar önemli olduğuna inanıyor, bu vizyondan yola çıkarak ülkemizin belli yörelerine ve kültürlerine dair hikayelerini araştırarak giyilebilir sanat veya diğer bir terim ile tasarımlarına dönüştürüyor. Bu vizyonları dahilinde Tokat Olgunlaşma Enstitüsü ile çalışarak yöredeki kadınları eğiten ve istihdama katmayı hedefleyerek ‘Dive dokumasını’ Giyi koleksiyon parçalarıyla birleştirdi. Benzer şekilde, ‘Muğla’nın Saklı Çeyiz Sandığı’ projesi kapsamında kadınların ürettiği dastar dokuma kumaşı da koleksiyonularına dahil ettiler.
Kadın zanaatkarlığından ilham alan markanın kadınları güçlendirmesi üzerine çalışmalar yapması benim için çok değerli. Bu noktada Göknil Bigan’a yönelttiğim ‘Kadını güçlendirmek için neler yapıyorsunuz?’ sorusuna cevabı ise ‘Özgürlüğümüzün kısıtlanması benim için önemli bir mesele. Beden algıları, toplumsal baskılar, neyi nasıl giyeceğimizi dayatan bir yapıya dönüşebiliyor. Sezon trendleri, sosyal medyada önümüze düşen tarzlar ve beden tipleri bizi kalıplara sıkıştırmaya çalışıyor sanki. Kendi biricikliğimizden uzaklaşmadan özgün ve özgürce giyinmenin önemine inanıyorum. Koleksiyondaki tek beden olan parçalar bu açıdan benim için çok özel. Kişisel stiller, beden tiplerine, yaşa, ortamlara hapsolmamalı. Diğer bir konu da kadın istihdamı. Kadının üretmesi, ekonomik faaliyet göstermesi benim için önemli bir konu. Güçlenmesinin bir yolu da orada çünkü. Tedarik zincirimiz kadın ağırlıklı kadın kooperatifleriyle çalışıyoruz, kadın emeğini dahil etmek Giyi’nin vazgeçilmezlerinden.’
Markanın sürdürülebilirlik anlayışlarından bir tanesi de döngüsel tasarımlar üretmek, kendi markam içinde sıfır atık ve döngüsel çalışmalar yaptığım için başka yapan markalarda çok ilgimi çekiyor. Giyi’nin bu konudaki yaklaşımı da çok özenli ve takdire şayan. Sürdürülebilirlik sözkonusu olduğunda atık yönetimi çok önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Araştırmalar giysi üretiminde çıkan fire yani kumaş atığının %25’lere kadar çıkabildiğini söylüyor. Bu istatistik araştırmalarına hâkim olan Göknil Bigan’ın ilk günden beri üretim atıklarını değerlendirmek üzerine kafa yorduğu başlıca konulardan bir tanesi. İleri dönüşüm emek yoğun bir faaliyet. ‘O artıktaki kıymeti görüp, heyecanlanınca çok güzel şeyler çıkabiliyor. Giyi’de koleksiyonlardan izler taşıyan kemerlere, çantalara ve kimonolara dönüşüyorlar’ diye ekliyor kendisi.
Markanın en çok ilgimi çeken koleksiyonlarından bir tanesi ise ‘KOLEKSİYON 1’ çünkü bu koleksiyondaki tasarımlar istendiğinde elbise, istendiğinde ceket olarak giyilebiliyor. Çok kullanımlı ve kaliteli bir ürün hem uzun süre kullanılıp yeni bir ürün almanızın önüne geçecek hem de tek bir parça ile kapsül bir dolaba ulaşmanızı kolaylaştıracak. Bu vizyoner düşüncenin ilham noktasını da sormadan geçemedim tabii ki. Göknil Bigan’ın cevabı ise şöyle: ‘Bir ürünün farklı kullanım alanlarını göstermek istedim. Çünkü bilinçli tüketim dediğimizde ürünün kullanım ömrünü uzatmak da çok önemli bir nokta. Dolayısıyla, fonksiyonel tasarım, çok yönlü kullanım yine ilk günden itibaren Giyi’de hayat bulan kavramlar. Üstelik zevkli ve eğlenceli. Aynı giysiyi farklı kombinlerle baştan yaratmak mümkün.’
En sevdiğim ürünü: No11 Slip Dress – Benim favorim pembesi ama siyahı da çok zarif ve zamansız bir siluette sahip.
En sevdiğim marka değeri: Döngüsel iş modelinin markanın ana vizyonlarından bir tanesi olması.
Üretiminde en sevdiğim nokta: Kadın kooperatiflerini desteklemek üzere oluşturulmuş bir tedarik zincirlerinin olması.
Hit parçası: Day to night Jump Suit