Mari Akın, çikolata tutkusunu Kadıköy’de Parizyen havadaki butik mağazasında muhteşem çikolata ve pasta çeşitleriyle paylaşıyor. Çikolata tutkunlarının yoğun ilgi gösterdiği Mari’nin Çikolata Dükkanı’nın detaylarını kendisine sorduk.
Mari’nin Çikolata Dükkanı nasıl başladı?
Keyifle yemek haricinde çikolatayla ilk olarak Cargill’de kakao mutfağında çalışmaya başlayınca tanıştım. Cargill’in Hollanda’daki kakao fabrikasında eğitim aldım. Sonrasında Belçika’da başka bir çikolata fabrikasında endüstriyel çikolata kısmında eğitim aldım. Butik çikolata yapmak hayalimdeki meslek haline geldi. Tabii bu sırada kendimi daha da geliştirebilmek için maaşımdan biriktirdiğim para ile dünyaca ünlü Kanada Bowen Island’da Cocoa West Chocolater’da butik çikolata eğitimi aldım. Kurumsal kariyerimi noktaladıktan sonra da hayallerimi gerçekleştirme şansı yakaladım. Bu sırada workshop’lar yapıyordum ve 2020 yılının başında Kadıköy Yeldeğirmeni’nde çikolata dükkanı açmak için hazırlıklarımı yaptım. Ancak pandemi nedeniyle açılışı yaz aylarına kadar ertelemek zorunda kaldım. Yine de vazgeçmedim ve sonunda hayalimi gerçekleştirdim. Evimde yıllardır hayali bir çikolatacı fotoğrafı asılı duruyordu. Onu söküp gerçek çikolata dükkanımın fotoğrafını astım. O anki mutluluğumu kelimelerle tarif edemem.
Peki, burası hangi özellikleriyle farklılaşıyor?
Çikolata gerçekten çok geniş bir dünya. Yapabilecekleriniz hem lezzet olarak hem de şekil olarak tamamen sizin yaratıcılığınıza kalmış. Tıpkı bir sanat dalı gibi. Ayrıca ürettiğim çikolataları da herkesin severek yemesi ve bundan mutluluk duyması içimdeki çikolata tutkusunu pekiştiriyor. Ben çikolatayı bir sanat olarak görüyorum. Mari’nin Çikolata Dükkanı’nda bugüne kadar tatmadığınız bazı özel lezzetler, çeşit çeşit çikolatalar mevcut. Slowfood üyesi olarak kullandığım ürünleri yerli üreticilerden alıyorum. Zencefilli ve lime’li pralin yapıyorsam zencefili kendi ellerimle rendeliyorum. Yani her bir çikolatanın içinde el emeğim var. Asla aroma ve renklendirici kullanmıyorum. Ayrıca workshop’lara katılıp bizzat yapıp aşamasını da deneyimleyebiliyorsunuz. Bilgi birikimimi, tutkumu ve heyecanımı paylaşmayı çok seviyorum.
Mari’nin Çikolata Dükkanı için Kadıköy/Yeldeğirmeni bölgesini özellikle mi seçtiniz?
Yel değirmeni, farklı kültürler, çok sayıda sanatçı ve mahalle kültürünün buluştuğu bir nokta. İnsanlar çok sıcakkanlı. Mari’nin Çikolata Dükkanı modern mahalle esnafı değil. Bugün esnaf kazanç elde edemezse kapatır gider. Başka yerde başka iş, başka tezgah açar. Ancak gerçek mahalle esnafı o mahallenin ihtiyacını karşılar. Hani otuz sene kadar önce mahallede yaşanırdı her şey. Birinin hastası herkesin hastasıydı. Bir düğün mü var? Herkes birşeylerini ortaya koyardı. Tıpkı bir insanın uzuvları gibiydi mahalleli. Mahalle de bir insan gibi. İşte Yeldeğirmeni ruhu böyle bir şey. Bu sebeple ben modern mahalle esnafı değilim. O mahallenin uzuvlarından biriyim. Şeker hastasına şekersiz çikolata, çölyak hastasına glutensiz çikolata, fındık sevip bitter sevmeyene sütlü, aroma sevene aromalı. Amaç çikolata ile insanları mutlu etmek olduktan sonra. Ben bu mahalleliyim, bu mahallenin esnafıyım, bu mahallenin ihtiyaçlarını biliyor ve onu karşılamaya çalışıyorum. Sadece çikolata ile insanları mutlu etmenin de ötesinde mahallenin sokak hayvanlarına da ilgi gösterip onları da elimden geldiğince beslemeye, tedavi ettirmeye çalışıyorum. Mesele kazanç değil, mesela benim tutkum ve mahallenin bir parçası gibi hissetmem. Eski mahalle kültürüne ve eski esnaflara özlem duyanlar için de çok ideal bir yer Mari’nin Çikolata Dükkanı. Dükkanıma gelmeyi alışkanlık edinmiş olanlar burada çocukluklarını anımsıyor, atmosferden ve pozitif enerjiden olumlu etkileniyor ve kendileri için özel olarak yaptığım çikolataları yiyerek mutlu oluyorlar. Kendileri de bunu bana sıklıkla söylüyorlar.