E-ticarette pandemiyle yaşanan dönüşümü ve e-ticaretin geleceğini Teknoloji ve Marka Stratejileri Danışmanı, Kariyer Koçu Ecehan Ersöz yazdı.
Alışveriş, kimi zaman ihtiyaçlarımızı karşılamak, kimi zaman da kendimizi iyi hissetmek için gerçekleştirdiğimiz bir aktivite. Hatta bazen dışarıya çıkıp şöyle bir kafamızı dağıtmaya ya da arkadaşlarımızla güzel zaman geçirmeye de vesile olabiliyor. Bir süredir yaşamakta olduğumuz pandemi nedeniyle yaşadığımız karantina sürecindeki yasaklar ise bizi alışverişte farklı bir noktaya yönlendirdi. Normal zamanda günlük hayatımızda gerçekleştirdiğimiz birçok aktivitenin sınırlanması hatta durdurması, fiziksel temastan kaçınma, sokağa çıkmanın güvenli olmaması, karantina ve yasaklar gibi nedenlerle fiziksel ticaret durma noktasına geldi. Bu durum e-ticaret’in COVID-19 salgınıyla birlikte küresel ticarette çok önemi bir konuma oturmasına yol açtı. Bu yazımda pandemi döneminde bizim için bir nevi Nuh’un Gemisi işlevi gören E-ticaretteki gelişmelerden bahsedeceğim.
Dünyada ilk uygulamaları 1995 yılında başlayan, Türkiye’de ise temelleri 1997 yılında atılan e-ticaret, müşterilere her zaman ve her yerde alışveriş yapma imkânı, firmalara ise mağaza açma ve işletme masrafı olmadan satış yapma ve normal zamanda ulaşabileceklerinin çok daha fazla müşteri kitlesine ulaşma fırsatı sunuyor. E-ticaret, halihazırda dijitalleşmenin, cep telefonu ve internet kullanımının artmasıyla hacim artışını sürdürürken 2020 yılının Mart ayından itibaren Covid-19 etkisiyle 3-5 yıl içerişimde yaşayacağı büyümeyi neredeyse 6 ay içine yaşadı. Kurumsal hayatta çalıştığım firmalarda ve danışmanlık yaptığım firmalarda e-ticaretin cirodaki oranı genelde %5 ila 8 seviyelerindeyken bu oran birden yükseldi hatta birçok marka mağaza sayılarını gözden geçirmeye başladı. Covid’in bu stratejik analizde önemli bir etkisi olsa da dijitalleşmeyle değişen alışveriş davranışlarımızda zaten mağazaların geleceğini, nasıl bir tasarım ve dizayna sahip olmaları gerektiğini de sorgulatmaya başlamıştı.
Sizlerle e-ticaret hakkında sohbet etsek eminim ki herkes neden tercih ettiğine dair çok farklı gerekçeler sunar. Yapılan araştırmalara göre ise pandemi döneminde E-ticaret, pratik olması, ürün çeşitliliği sayesinde birçok ürüne saniyeler içerisinde ekran kaydırması ile ulaşabilmemiz, ürünleri favorilerimize ekleyerek geleceğe dair alışveriş planlaması yapabilmemiz, diğer kullanıcıların yorumlarından ihtiyacımıza uygun olup olmadığına dair çıkarım yapmamız, mağazalara ürünle ilgili sorduğumu sorulara genellikle hızlı cevap alabilmemiz, temassız ödeme imkanı, evden çıkma ihtiyacı duymadan ve ya trafiğe takılmadan zaman kazanmamız gibi nedenlerle yüksek oranda talep gördü. Biraz sonra bahsedeceğim sayılar da aslında ekran kaydırarak ürün seçmeyi, o mağazadan bu mağazaya atlamayı aslında ne kadar sevdiğimizi de ortaya koyuyor.
İstatistiklerle e-ticaret
Şimdi gelelim e-ticaretin istatistiksel durumuna. Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), Deloitte Digital işbirliğiyle hazırlanan “TÜBİSAD Ekonominin Dönüştürücü Gücü: E-Ticaret Etki Analizi 2020 Raporu, Türkiye E-Ticaret Ekosistemine Bakış” araştırmasına göre COVID-19 salgınının etkisiyle 2020 yılında dünyada internet kullanan her beş kişiden dördünün e-ticareti deneyimlediğini gösteriyor. Ülkemizde de yakın çevremizden kendi gözlemlerimizi işe katarsak bunun doğrulandığını fark edebiliyoruz aslında. “Ben görmeden, dokunmadan, üzerime giymeden hiçbir şey alamam” diyen birçok yakınımız online alışverişin aktif kullanıcısı konumuna geçti bu süreçte. Kısacası kullanmayanlar e-ticaret kullanıcısı olurkeni e-ticaret kullanıcılarının da kullanım sıklığı arttı.
Rapora göre Türkiye’de e-ticaret harcamaları 2020 yılında 226 milyar TL’ye ulaştı. COVID-19 etkisiyle hızla büyüyen bu küresel pazar içerisinde e-ticaretin GSYH’ye oranının yüzde 4,5’e ulaşmasıyla birlikte Türkiye de 2020 yılında olgun pazarlar arasında yerini almış bulunuyor. Diğer bir ilginç veri de Türkiye ekonomisi 2020’de reel olarak %1,8 büyürken, COVID-19 pandemisinin etkisiyle e-ticaret harcamaları %45 oranında büyümesi oldu. Yine e-ticaret harcamalarının hane halkı nihai tüketim harcamaları içerisindeki payı %8 olurken, e-ticaret alışverişlerinin % 63’ünün mobil uygulamalar üzerinden yapıldığı görülüyor. E-ticaretin yükselişinde Covid ile birlikte mobil cihaz kullanımının etkisini de yine burada görüyoruz.
Küresel bazda ise 2019’da 3,4 trilyon dolar tutarında olan e-ticaret hacmi 2020 yılında %26 büyümeyle 4,3 trilyon dolara ulaşırken, 2021 yılında küresel e-ticaret hacminin %14 artışla 4,9 trilyon dolara yükseleceği tahmin ediliyor.
E-ticaret tüketicilerinin tercihlerinin inceleme sonucu ise tüketicilerin yüzde 51’i, e-ticaret kanallarının tercihinde en etkili faktörün uygun fiyat olduğunu belirtmiş. Tabi burada farklı satıcıların fiyatlarını görme ve karşılaştırmada son derece etkili bence. Yine tüketicilerin e-ticarette en yaygın alışveriş yaptığı kategoriyi yüzde 85 oranla giyim ürünleri oluşturmuş. Tüketicilerin %91’inin en çok tercih ettiği e-ticaret kanalı ise e-ticaret pazaryerleri olmuş.
Sem Rush’ın raporuna göre ise ürün kategorileri bazındaki artışta da salgın döneminde internet üzerinden alışverişin %186 ile en çok market ürünlerinde gerçekleşmiş. Daha sonra ise sıralamada kozmetik, kitap/kırtasiye, kuruyemiş gibi ürün grupları geliyor.
Tekstil ve moda sektörü de e-ticareti son derece etkin kullanan sektörlerden oldu. Çoğumuz evde kaldığımız hatta evden çalıştığımız dönemde en çok rahat kıyafetleri tercih ettik. Hatta spor ayakkabı ve eşofmanlar o kadar yaygınlaştı ki moda devi markların defilelerinde bile günlük giyimden abiye versiyonlarına kadar farklı çeşitlerinin podyuma çıktığını gördük. Bazı moda markaları ise üst giyimin daha fazla satılmasını göz önüne alarak koleksiyonlar bile geliştirdiler.
Önümüzdeki süreçte ise online alışveriş ile kurduğumuz bu bağın devam edeceğini düşünüyorum. Yine TÜBİSAD Raporu’na göre COVID-19 salgını sona erdikten sonra internet satışlarının artacağını düşünen firma oranı %39 olmuş.
Bu konudaki öngörüm kolaylığına alıştığımız birçok site ve platformun değişen tüketici ihtiyaçları ve yeni dijital alışkanlıkları tespit ederek bu doğrultuda geliştirmeler yapmaya devam edeceği görüşüme dayanıyor.
Bu geliştirmeler için kullanılacak teknolojiler arasında Artırılmış Gerçeklik, Sanal Gerçeklik ve 3 Boyutlu Deneyimleri saymak mümkün. Zira online alışveriş her ne kadar bizim için daha hızlı ve daha pratik olsa da eksik algısal deneyim birçok tüketiciyi online olarak bir şeyler satın almaktan alıkoyan en önemli sorunlar arasında yer alıyor. Satın alacakları ürünü daha detaylı algılamak isteyen kişilere iki boyutlu ürün resimleri bilgi edinme de yeterli gelmiyor. Bu sebeple üç boyut teknolojisi sanal ortamda bir ürünü incelerken yaşanan deneyimi fiziksel etkileşime biraz daha yaklaştırabilme noktasında öne çıkıyor.
Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik teknolojilerinin de dünya genelinde alışveriş deneyimlerine entegre edilmesine çalışılıyor. Örnek olarak fiziksel mağazalarda moda sektöründe akıllı aynalar ile uygulamalar başlamıştı. Online da ise iki boyutlu ürünlerin görsellerini üç boyutlu hale dönüştürmek kolaylaştığında, bu teknolojiler daha fazla katkı sağlayacaklar. Açıkçası ben de heyecanla bekliyorum.