Magma Yeryüzü özel sayısı “Doğayla Barışmak-Yeniden Yaban” ana temasıyla bayilerde yerini aldı. Yaban hayata dönen bir türün fotoğrafı hepimiz için umut olabilir mi?
Gelecek kuşaklara sağlıklı bir dünya bırakabilmek için, yeryüzünü iyileştirmek için ne yapabiliriz? Magma her sayısında bu soruya cevap arıyor. Bir umudumuzun olması için… Bu sayımızda da bu umudu besleyecek “yeniden yabanlaştırma” bilimsel yöntemi üzerinden birçok konu hazırladık, yerli ve yabancı birçok bilim insanıyla söyleşiler yaptık.
Yeniden yabanlaştırma, 20 yılı aşkın süredir çalışmalar yürütülen yenilikçi bir ekosistem yönetimi yaklaşımı. Bu tanım ilk başlarda tutsak hayvanların doğaya yeniden yerleştirilmesi için kullanıldıysa da; günümüzde doğanın kendini onarmasına izin veren doğal süreçlerle, karaların ve denizlerin şekillenmesine, zarar görmüş ekosistemlerin onarılmasına ve bozulmuş peyzajların eski haline gelmesine imkân veren bir yaklaşım olarak kabul görüyor.
Yaban türler üzerinden doğa için daha fazla alan açmayı hedefleyen yeniden yabanlaştırma sayesinde ekosistem servisleri iyileşiyor, kuraklık ve sel riski azalıyor, karbon depolaması artıyor. Buna ek olarak bölge kültürü gelişiyor. Bir bölgenin zengin yaban hayatıyla tanınması yöre halkının ve yerel işletmelerin daha duyarlı davranmasını sağlıyor.
Magma Yeryüzü özel sayısının ilk iki sayısı “Yıl 2030” ve “Dünyayı İyileştirmek” ana temalarıyla yayımlanmıştı.
Magma Yeryüzü Özel Sayısında Neler Var?
DOĞAL DENGE – VAROLUŞ SAVAŞI
Yeryüzünde buzul altında kalmayan karasal yüzeylerin %97’sini insan ve ıslah ettiği hayvanlar kullanıyor. Yaban hayvanlar ise sarp dağların zirveleri, uzak bozkırlar gibi insanın şimdilik yerleşmesinin mümkün olmadığı, geriye kalan %3’lük alana sıkışmış durumda. Bu diyarlarda çaresizce var olmaya çalışan canlı türleri, belki bir mucizeyle yeryüzüne tekrar güvenle yayılabilecekleri zamanı bekliyor.
Yazı: Süreyya İsfendiyaroğlu
KELAYNAK – ÖZGÜR KANATLAR
Her geçen gün yalnızlaşan bir canlı türü kelaynak. Alpler’de, Birecik’te, esaret altında üretilmeye çabalanıyor ama özgürce uçamıyor, göç edemiyorlar. Waldrappteam Conservation and Research, İnsan Öncülüğünde Göç (Human-Led Migration) projesiyle Avrupa’da göçmen bir kelaynak popülasyonu oluşturmayı hedefliyor. Bu kuşların binlerce yıldır genlerinde kayıtlı olan tarihi göç yollarında özgürce uçmaları bugün için imkânsız görünse de bilimciler çabalamaktan vazgeçmiyor.
Söyleşi: Tülay Özgür – Fotoğraflar: Waldrappteam Conservation And Research Arşivi
AKDENİZ FOKUNU KORUMAK – SON BARİKAT
Türkiye’de yaşama tutunmaya çalışan sadece yüz yirmi Akdeniz foku var. Bunların önemli sığınak ve üreme noktalarından Mavi ve Korsan mağaralarının girişleri zincirlenerek insanların girmesi engellendi. İlk kez Sualtı Araştırmaları Derneği – Akdeniz Foku Araştırma Grubu’nun (SAD-AFAG) öncülüğünde yapılan bu zorlu ama aynı zamanda ilham verici koruma projesini Magma fotoğrafçısı Mert Gökalp kaleme aldı.
Yazı ve Fotoğraflar: Mert Gökalp
İSPANYA – AVRUPA’NIN SON ÇOBANLARI
İspanya’da 700 yıldır kullanılan geleneksel mevsimlik göç yolları özel mülkten geçse bile çobanların hakları sözlü bir anlaşmayla güvence altında. Magma yazarı Selcen Küçüküstel, yaklaşık iki bine yakın koyunla birlikte bugün artık çok az çobanın kullandığı göç yollarını takip ederek Pirene Dağları’ndaki bir yaylaya ulaştı.
Yazı ve Fotoğraflar: Selcen Küçüküstel
TÜRKİYE DOĞASINI ARIYOR
Anadolu’da 1800’lerin ortalarında Urfa’da aslan ve çita; 1900’lerin başlarında Çukurova’da ceylan sürüleri ve 1970’lere kadar dağlarda pars görmek mümkündü. Ancak son yarım asırdır Türkiye’nin zengin yaban hayatı insana yenik düştü, özellikle büyük memelilerin birçoğu sadece gravürlerde, resimlerde kaldı. 1950’li yıllardan itibaren memleket sevdalısı ormancılar, zoologlar ve doğa korumacıların başlattığı koruma çalışmaları sayesinde yaban koyunu, alageyik, karaca, ceylan gibi türler yerleştirilme çalışmalarıyla hayata tutunuyor.
Yazı ve Fotoğraflar: Prof. Dr. Ahmet Karataş
ANADOLU’YU KORUYAN ÖNCÜLER
Anadolu’da yaban koyunlarının, ceylanların, alageyiklerin ve pek çok miras coğrafyanın günümüze kadar ulaşmasını Zekai Bayer ve başta Tansu Gürpınar olmak üzere arkadaşlarına borçluyuz. Türkiye’nin en eski doğa korumacılarından ve ilk yaban hayatı uzmanlarından ornitolog Gürpınar, Magma’ya Anadolu’da 65 yıl önce yaptıkları milli park ve hayvan yerleştirme çalışmalarını anlattı.
Söyleşi: Prof. Dr. Ahmet Karataş / Fotoğraflar: Tansu Gürpınar Arşivi
YARASALAR SIĞLA ORMANLARINA DÖNÜYOR
Türkiye’de ilk kez orman ve yarasa ilişkisini Muğla’nın sığla ormanlarında araştıran bilimciler, orman dokusu genişledikçe yarasaların düzenli olarak koloni kurduğunu ve zararlı böcekler üzerinden beslenerek ormana yarar sağladığını ortaya koydu. Bu heyecan verici çalışmanın bir sonraki etabı, yarasa oteliyle yarasaların sığla ormanlarına dönüşünü hızlandırmak.
Yazı: Dr. Okan Ürker ve Doç. Dr. Tarkan Yorulmaz – Fotoğraflar: Natura Arşivi
MOZAMBİK GORONGOSA MİLLİ PARKI – YABANIN DİRİLİŞİ
Afrika’nın yaban hayatı dillere destan milli parklarından biriyken yirmi yıl süren iç savaş sırasında yaban hayvanların yüzde 90’ı katledildi. 2004’te başlayan yabanlaştırma ve koruma projeleri sayesinde yaban hayvanlarıyla beraber binlerce insan parka geri döndü. Gorongosa Milli Parkı’nda yürütülen bilimsel çalışmalar ekosistemdeki türler arasındaki ilişkileri anlamak için tüm dünyaya önemli veriler sunuyor.
Yazı: Vasco Galante / Fotoğraflar: Gorongosa Milli Park Arşivi
TUZ GÖLÜ – YAŞASIN YAVRU FLAMİNGOLAR
Tuz Gölü’nde 2021 yazında yaşanan toplu yavru flamingo ölümlerinin tekrarlanmaması için bir su kuyusundan borularla flamingo kreşinin olduğu bölgeye su verildi. Bu sayede 10 bin yavru flamingo hayata tutundu. Tuz Gölü’nde yaban hayatın devamlılığını sağlayan bu projenin mimarlarından Prof. Dr. Ahmet Karataş, yavruların kurtuluş öyküsünü Magma için kaleme aldı.
Yazı: Prof. Dr. Ahmet Karataş – Fotoğraflar: Fahri Tunç
ÇOKLU TÜR EYLEM PLANI – ÖRDEKLER HAVALANSIN
Suyun ve toprağın işbirliğiyle yaşam bulan, ördeklere ev sahipliği yapan sulak alanlar insan eliyle yok edildikçe ördeklerin de yaşama şansı kalmıyor. Yaz ördeği, kadife ördek, elmabaş patka, pasbaş patka ve dikkuyruk için tasarlanan çoklu tür eylem planı hem dünyada hem de Türkiye’de ilk kez ördekler için uygulanacak.
Yazı: Ömral Ünsal Özkoç
YABAN HAYATINI GERİ GETİR
Çok değil 40 bin yıl öncesine kadar filler, gergedanlar, aslanlar, sırtlanlar Avrupa’da dolaşıyordu. İnsanlar avladıkça bu türlerin nesli tükendi, yaşadıkları topraklardan silinip gittiler. Şimdilerde bir avuç doğa korumacı bir zamanlar yeryüzünün büyük bir kısmına hâkim olan bu canlılardan geriye kalan küçük grupları kurtarmak ve yeniden doğaya yerleştirmek için çabalıyor. Rewilding Europe, Avrupa’daki ekosistemlerin yeniden yabanlaştırılması için temel ilkeler çerçevesinde çalışıyor.
RODOP DAĞLARI – DOĞADA DÖNÜŞÜM
Bulgaristan’da faaliyet gösteren Rewilding Rhodopes Vakfı bizonları, yaban atlarını, geyikleri ve birçok canlıyı Rodop Dağları’na yeniden yerleştirdi ve sürdürülebilir ekoturizm projeleriyle kaçak avcılığın önüne geçti. Bu uzun soluklu yabanlaştırma projesiyle ilgili sorularımızı Rewilding Rhodopes yanıtladı.
Söyleşi: Tülay Özgür / Fotoğraflar: Rewilding Rhodopes Arşivi
VELEBİT DAĞLARI – YAŞAM KORİDORU
Hırvatistan’ın Adriyatik kıyısına paralel uzanan Velebit Sıradağları, Akdeniz’in önemli doğa alanlarından biri. Rewilding Velebit, ekosistem koridorları, serbest otlatma, yeniden yerleştirme gibi çalışmalarla yaban hayatını geri getirmeyi hedefliyor.
Yazı: Rewilding Velebit – Fotoğraflar: Nino Salkic / Rewilding Velebit
KANLI KARBON
Bir karbon dengeleme projesi üzerinden, Kuzey Kenya’daki yerlilerin topraklarından milyonlar kazanılıyor. Survival International’ın “Kanlı Karbon” başlıklı raporu, karbon kredisi ürettiğini iddia eden projelerin yerli halklara nasıl zarar verdiğini kanıtlarıyla ortaya koyuyor. Magma, bu raporu hazırlayan Simon Counsell ile, Kenya’da ve dünyada karbon üzerinden yapılan sömürüyü konuştu.
Söyleşi: Tülay Özgür – Fotoğraflar: SurvIval InternatIonal Arşivi
VAŞAK – ORMANIN HAYALETİ
Türkiye’de parstan sonra en büyük kedi türü olan vaşak, yerli ekosistemlerin yukarıdan aşağıya düzenlenmesinde hem mezo karnivorların hem de otoburların popülasyon dinamiklerini etkilemede ve bu topluluklar boyunca basamaklı etkiler başlatmada kilit bir rol oynuyor. Fotoğrafçı Mustafa Aslan, Sivas civarında yaşayan vaşakları görüntüleme hikâyesini Magma okurlarıyla paylaştı.
Yazı ve Fotoğraflar: Mustafa Aslan
MORCA DÜDENİ – DERİNDEKİ YANGIÇ
Türkiye’nin en derin üçüncü mağarası Orta Toroslar’daki Morca’nın -1260 metresinde bulunan sifona Ali Hakan Eğilmez, Türkiye’nin en derin rekor dalışını yaptı. Ayrıca Morca’da bir Gammarus türü (yangıç) olan endemik tatlı su karidesi tespit edildi.
Yazı: Özge Kahraman – ASPEG Yönetim Kurulu Üyesi / Fotoğraflar:Berentes Agnes
TAZMANYA CANAVARI – YENİ YAVRULAR UMUT OLDU
Esaret altında korunduktan sonra 2020’de koruma alanına salınan Maceraperest Lisa adlı Tazmanya canavarının yaban koşullarda dünyaya gelen üç yavrusu türün geleceğiyle ilgili umutları artırdı.
Yazı: Tülay Özgür – Fotoğraflar: AussIe Ark ARŞİVİ
BATMAN BANTLI ÇÖPÇÜ BALIĞI – KAYIPTI BULUNDU
Soyu tükenen balıklar listesinde yer alan Batman bantlı çöpçü balığı, yarım yüzyıllık bir aradan sonra kendini tekrar gösterdi ve dünyada gündem oldu. Uzun zamandır bu balığın izini süren Doç. Dr. Cüneyt Kaya ve Araş. Gör. Dr. Münevver Oral, bu balığı Dicle’de canlı olarak buldu ve literatürden silinmesini engelledi.
Yazı: Doç. Dr. Cüneyt Kaya ve Araş. Gör. Dr. Münevver Oral
BELEK – DENİZ KAPLUMBAĞALARI YUVASINDA
Dünya denizlerinde milyonlarca yıldır yaşayan deniz kaplumbağalarının yumurtalarını bırakmak için seçtikleri sığınaklardan biri de Türkiye’nin Akdeniz sahilleri. Bir zamanlar ıssız olan bu kumsallar bugün lüks oteller, yazlıklar, yat limanlarıyla kaplı. Ekolojik Araştırmalar Derneği (EKAD), Belek’te 20 yıldır yuva alanlarını koruyor, deniz kaplumbağalarıyla ilgili bilimsel çalışmalar yapıyor.
Yazı: Aslıhan Güngörmez – Fotoğraflar: EKAD Arşivi
HOLLANDA HAYVANLARI KORUMA PARTİSİ – B GEZEGENİ YOK B PLANI VAR
Yaban hayvanlar, Türkiye’nin siyasi gündeminde kendine sadece Merkez Av Komitesi Komisyonu kararları açıklandığı zaman yer bulabiliyorken Hollanda Parlamentosu’nda gündemi “kurtlar” belirliyor. Hollanda’da 2002 yılında kurulan Hayvanları Koruma Partisi “B gezegeni olmadığı için B Planı” sloganıyla gündemi belirleyen cesur bir siyaset yürütüyor. Hollanda Hayvanları Koruma Partisi (Partij voor de Dieren-PvdD) Alkmaar Belediye Meclis Üyesi Kıvılcım Pınar, Magma’ya Hollanda’daki yeniden yabanlaştırma projelerini ve karşılaşılan sorunları anlattı.
Söyleşi: Tülay Özgür