Karadeniz Bölgesi’nde İklim Değişikliğine Yönelik Yerel Müdahale Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi üzerine İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Enstitüsü’nden Doç. Dr. Ömer Ekmekçioğlu ile konuştuk.
İklim değişikliklerinden etkilenen Karadeniz Havzası’ndaki ülkelerden oluşan konsorsiyum tarafından “Karadeniz Bölgesi’nde İklim Değişikliğine Yönelik Yerel Müdahale Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi” hayata geçiriliyor. Karadeniz Bölgesinde İklim Değişikliğine Yönelik Yerel Müdahale Kapasitesinin Güçlendirilmesi / Strengthening The Local Intervention Capacities for Climate Change in the Black Sea Region Projesi’nin detayları, proje ortağı kurumların da katılımıyla İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında paylaşıldı. Bizim de takip ettiğimiz toplantıdan sonra merak ettiklerimizi projenin koordinatörlüğü görevini üstlenen İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Enstitüsü’nden Doç. Dr. Ömer Ekmekçioğlu’na sorduk.
“Karadeniz Bölgesinde İklim Değişikliğine Yönelik Yerel Müdahale Kapasitesinin Güçlendirilmesi / Strengthening The Local Intervention Capacities for Climate Change in the Black Sea Region” proje fikri nasıl oluştu? Projenin kapsamından bahseder misiniz?
İklim değişikliği; özellikle son yarım yüzyılda sera gazı emisyonlarının ivmeli bir biçimde artışı ile global ölçekte odaklanılması gereken sorunların ilk sırasına yerleşmiştir. İnsan faaliyetlerinin etkisi ile artış gösteren sera gazı emisyonları atmosfer, kara ve okyanuslarda birçok değişikliğe yol açmakta ve çok sayıda meteorolojik fenomeni de tetiklemeye devam etmektedir. Öyle ki son yıllarda ekstrem hava olayları, sıcaklık artışı, su kaynaklarının azalması ve ekosistemlerde bozulmalar gibi sorunlar sadece global ölçekte değil aynı zamanda bölgesel ve yerel ölçekte de önemli ölçüde hissedilmektedir. Bu durum, iklim değişikliğine karşı yerel müdahale kapasitelerinin artırılmasını zaruri hale getirmiştir. Ülkemizde de 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefine ile paralel olacak şekilde, 2023 yılının son periyodunda 2024-2030 arasını kapsayan İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı Türkiye geneli için yayınlanmıştır. Bu planda farklı sektörler için değerlendirmeler yapılmış olup, yerel yönetimlerin yeşil alan artışını ve yönetimini sağlayacak şekilde teşvik edilmesi vurgulanmıştır. Söz konusu projemiz ise yerel yönetimlerin özellikle bölgeye özgü karakteristiklerin göz önüne alınarak müdahale kapasitelerinin geliştirilmesi ve kendi bölgelerinde karar verme süreçlerinde etkin rol oynamasının sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması noktasında önemli avantajlar sağlayacağı düşüncesi ile oluşmuştur. Bu proje kapsamında, Karadeniz Havzası’nda iklim tehlikelerinin belirlenmesi, iklim değişikliği etkilerinin sosyal, çevresel ve ekonomik kırılganlıklar bağlamında incelenmesi ve iklim risk değerlendirmelerinin gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca projede yer alan faaliyetler pilot ölçekli uygulamalar ile desteklenecektir. Öyle ki bu proje ortak olarak yer alan ülkelerde pilot uygulama olarak sürdürülebilir parkların inşasını gerçekleştirerek, halk ölçeğinde iklim dirençli altyapılar, yeşil alanlar ve sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmesini ve deneyimlenmesini sağlayacaktır. Bu şekilde, orta ve uzun vadede iklim değişikliği etkilerine karşı gerek çevresel gerekse de sosyal dirençliliğin artırılması sağlanacaktır.
Partnerler nasıl belirlendi?
Projede yer alacak partnerlerin belirlenmesinde ise daha önce benzer proje deneyimlerinin olması, ilgili bölgeler için henüz yerel uyum planlarının gerçekleştirilmemiş olması ve özellikle sürdürülebilir parkların inşasının görev ve yetki alanlarında olmasına dikkat edilmiştir. Bu bağlamda, ülkemizden Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Yunanistan’dan Kavala Belediyesi, Gürcistan’dan Kobuleti Belediyesi ve Ukrayna’dan Ukrayna İş Destek Merkezleri Derneği’nin desteği ile Mykolaiv Belediyesi partner olarak belirlenmiştir. Zira iklim değişikliği etkilerine karşı yüksek dayanıklılık geliştirme ihtiyacı duyan bölgeler olması, deniz seviyesinin yükselmesi ve biyoçeşitlilik kaybı gibi kaygı alanlarının olması ve hem dirençli altyapılar ile çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması hem de sosyal uyum çalışmaları ile halkı bilinçlendirme gereksinimlerinin olması gibi hususlar bu bölgelerin ortak yanları arasında olup, projenin ortağı olarak yer almaları noktasında bir sinerji oluşturmuştur.
Projenin koordinatörlüğünü yürüteceksiniz. Proje ne kadar sürecek?
Evet, bu projenin koordinatörlüğünü yürüteceğim. 24 ay sürecek bu projede özellikle etkin bir iletişim sağlamak için düzenli olarak çevrimiçi veya yüz yüze toplantılar gerçekleştirilecektir. Bu toplantılar sadece proje gelişmelerinin değerlendirilmesi bağlamında değil, aynı zamanda karşılaşılan zorlukların tartışılması ve düzeltici faaliyetlerin hayata geçirilmesi için de önemli fırsatlar sunacaktır. Buna paralel olarak, bölgede bilgi ve deneyim transferini güçlendirerek, iklim değişikliğine yönelik bölgesel çözümlerin tartışılması, yenilikçi uygulamaların tanıtılması ve yerel deneyimlerden azami ölçüde faydalanılması sağlanacaktır.
Partnerlerle çalışma sisteminiz nasıl olacak?
Her partnerin belirli aralıklarla sunacağı ve kendi bölgesindeki proje ilerleyişini değerlendiren raporlar ile proje hedeflerine ne ölçüde ulaşıldığı, karşılaşılan zorlukların neler olduğu ve gelecekte yapılması planlanan iyileştirmelerin takip edildiği sürekli izleme sistemi kurulacaktır. Bu çalışmalar da genel proje hedeflerine ulaşılması için bir rehber niteliği taşıyacak ve proje süreçlerini düzenli olarak gözden geçirme fırsatı sunacaktır.
Projede İstanbul Teknik Üniversitesi konsorsiyumun lider ortağı olarak araştırma geliştirme faaliyetlerini yürüterek proje ortaklarının iklim değişikliğine uyum süreçlerinde yönlendirilmesini sağlayacak olup, dört farklı ülkeden proje ortakları ise ilgili faaliyetleri ve canlı laboratuvarlar görevi görecek sürdürülebilir park uygulamalarını yerel ölçekte hayata geçirerek iklime dirençli bölgeler olma yolunda önemli adımlar atacaktır.
Projenin hedefleri neler?
Bu projenin temel hedefi, Karadeniz Bölgesi’nde iklim değişikliğiyle mücadele için uzun vadeli bir rehber olarak kullanılacak Yerel Uyum Programları oluşturmaktır. Proje, iklim değişikliği etkilerine karşı yerel yönetimlerin müdahale kapasitelerini güçlendirmeyi, altyapının dayanıklılığını ve sürdürülebilirliğini artırmayı ve bölgedeki toplulukların uyum kapasitesini yükseltmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, iklim değişikliği etkileri ve adaptasyon önlemlerinin önemi hakkında farkındalık yaratılacak, yerel otoriteler, toplum üyeleri ve diğer paydaşlar arasında iş birliği ve bilgi paylaşımı teşvik edilecektir. Ayrıca, sürdürülebilir park tasarımı gibi örnek uygulamalarla, çevresel etkiler en aza indirilecek, toplumsal refah desteklenecek ve ekonomik olarak sürdürülebilir çözümler sunulacaktır.
Projede, iklim değişikliğine uyum stratejilerinin etkinliğini koruması amacıyla uyum planlarının sürekli olarak izlenmesi, değerlendirilmesi ve güncellenmesi sağlanacaktır. Paris Anlaşması’nın uzun vadeli hedeflerine katkıda bulunmayı amaçlayan proje, bölgedeki kırılganlıkları azaltarak ve sürdürülebilir kalkınmaya destek vererek iklim değişikliğine karşı dayanıklılığı güçlendirecektir. Son olarak, bu proje ile Karadeniz Bölgesi’nde iklim değişikliğine karşı uzun vadeli ve sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirmesi beklenen karar vericiler ve politika yapıcıların ilgili mevzuatları şekillendirmesine destek olunması ve proje sonuçlarının sahiplenilmesini teşvik ederek bölgesel bir dönüşüm sağlanması hedeflenmektedir.
Son olarak görev aldığınız Afet Yönetimi Enstitüsü’nden de bahseder misiniz?
Bu sorunun cevabına İstanbul Teknik Üniversitesi ile başlamak gerekmektedir. Geçtiğimiz yıl 250. yılını kutlayan İstanbul Teknik Üniversitesi 1773 yılında kurulmuş olup, dünyanın en eski teknik üniversitelerinden biridir. Ayrıca Türkiye’nin ilk teknik üniversitesi olan İTÜ, mühendislik ve mimarlık eğitimiyle özdeşleşmiştir.
İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü ise Türkiye’de afet yönetimi alanında odaklanmış tek araştırma enstitüsü olup, bu alanda bilimsel çalışmalar yürüten bir araştırma merkezidir. Enstitümüz, hidro-meteorolojik, jeolojik, sosyal ve teknolojik afetler üzerinde araştırma yapan akademisyenlere sahiptir. Afet Yönetimi Enstitüsü; İTÜ bünyesindeki diğer enstitü ve fakültelerde görev yapan akademik kadrolar ile yakın iş birliğinin yanı sıra ve farklı araştırma kurumları, kamu kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte çok disiplinli çalışmalar yürütmektedir. Enstitümüz bünyesinde yer alan Afet ve Acil Durum Yönetimi Anabilim Dalı bünyesindeki Afet Yönetimi programı uzun yıllardır tezli ve tezsiz yüksek lisans öğrencilerini kabul etmekte olup, 2024 Bahar yarıyılı itibarı ile Afet Bilimi ve Mühendisliği program adı ile doktora öğrencilerini de kabul etmeye başlayacaktır.
Doç. Dr. Ömer Ekmekcioğlu Kimdir?
2014 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden mezun olan Doç. Dr. Ömer EKMEKCİOĞLU, 2018 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak akademik hayatına başlamıştır. 2022 yılında doktorasını İTÜ’de tamamlamasının ardından, 2023 yılı Mart ayı itibarıyla İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü’nde göreve başlamıştır. Çalışma konuları arasında yapay zekâ tabanlı karar destek süreçlerinin sel, heyelan, kuraklık ve su kıtlığı gibi doğa-kaynaklı afetlere uygulanması, hidro-meteorolojik ve hidro-jeolojik afetlere dair risklerin kent ve havza ölçeğinde incelenmesi ve zarar azaltma stratejilerinin belirlenmesi, afet yönetiminde sürdürülebilir ve döngüsel ekonomi bazlı yaklaşımların adaptasyonu yer almaktadır. Ayrıca, B sınıfı İş Güvenliği Uzmanı olan Doç. Dr. Ömer Ekmekcioğlu bu alanda da uluslararası ölçekte çok sayıda makaleye sahiptir. 2024 itibarı ile 50’nin üzerinde ulusal/uluslararası indeksli dergilerde yayınlanmış makalesi bulunmakla birlikte, uluslararası saygınlığı olan dergilerde 70’dan fazla hakemliğin yanı sıra editörlük ve dergi bilim kurulu üyeliği görevlerine de devam etmektedir.