Galataport İstanbul, misafirlerine sunduğu farklı deneyimlere bir yenisini daha ekledi. Galataport İstanbul ‘Saray Lezzetleri’ turu eşliğinde yıllara meydan okuyan köklü markalarda; lokum, baklava, badem ezmesi, akide şekeri ve şerbeti deneyimledik.
Şehrin önemli buluşma noktalarından biri haline gelen Galataport İstanbul; farklı lezzetleri keşfetmek isteyen, yemek kültürü ve hikayelerine ilgi duyan misafirlerine Türk ve dünya mutfaklarından geniş bir yelpaze sunuyor. Bu kapsamda, mutfak kültürümüzün yapı taşlarından geleneksel Türk tatlılarının Galataport İstanbul’daki köklü temsilcilerinin yer aldığı “Saray Lezzetleri” deneyim turu gerçekleştirildi. Galataport İstanbul Varlık Yönetimi ve Kiralama Genel Müdür Yardımcısı İrem Yücel Kaymak ile Pazarlama ve İletişim Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bali ev sahipliğinde gerçekleşen deneyim turunda, Boğaz’ın hemen yanı başında Ottoman 1860’ta ve Lokum Atölyesi’nde lokum, Şekerci Cafer Erol’da şerbet, akide şekeri ve badem ezmesi, Köşkeroğlu’nda ise baklavayı keşfe çıktık.
Ottoman 1860
‘Saray Lezzetleri’ deneyim turunun ilk durağı, Paket Postanesi’nde yer alan, tarihi lokumu ile ünlü olan Afyon’dan İstanbul’a uzanan ve dört nesillik deneyimi ile yenilikçi tatlar sunan Ottoman 1860 oldu. Osmanlı’da boğaz rahatlatan anlamına gelen rahat-ı halkum olarak adlandırılan lokumu, marka sahibi Kadir Akkent’ten dinledik ve Ottoman 1860’ın farklı lokumlarını deneyimleme imkanı bulduk. Kadir Bey’den 550’nin üzerinde lokum çeşidi olduğunu öğrendik, şaşırdık. Sade, çerez eklenen lokumlara güllü, sakızlı, meyve aromalı, fındık kremalı ve hatta çikolatalı lokum bile eklenmiş. Eskiden odun ateşinde pişen lokumlar şimdi kızgın ateşli fırınlarda pişiyormuş. Soğuk limonata eşliğinde tattığım lezzetler arasında narlı olanlar her zamanki gibi favorimdi.
Şekerci Cafer Erol
Galataport İstanbul’un ev sahipliğinde gerçekleşen ‘Saray Lezzetleri’ deneyim turunun ikinci durağı ise 1807 yılında Eminönü’nde başlayan ve merkezini 1945 yılında beşinci kuşak torunlarından Cafer Erol ile birlikte Kadıköy’e taşıyan Şekerci Cafer Erol oldu.
Galataport İstanbul’da yer alan Şekerci Cafer Erol’da saray mutfağının olmaz olmaz tatlarından akide şekeri, badem ezmesi ve şerbetin hikayesini markanın günümüzdeki sahibi Nurtekin Erol’dan dinleme fırsatı bulduk. Nurtekin Bey, tarihi şekerlerin hikayesini masal gibi anlattı bizlere. Kaliteli lokumun boğazı yakmadığını ve sebebinin de glukoz kullanılmaması olduğunu açıkladı. Badem ezmesinin tadı efsaneydi! Bir de karamelli kendi üretimleri olan çikolatalı şekerler çok başarılıydı! Meğer çok tutkunu varmış, ben yeni tanıştım. Peki, Şekerci Cafer Erol’da yabancılar hangi lokumları çok tercih ediyordu? Nurtekin Bey bu soruya şöyle cevap veriyor: “İngilizler meyveli, Araplar fındık kremalı, narlı ve çikolatalı lokumları seviyor.”
Sofraların vazgeçilmezi: Baklava
1946 yılında Hacı Mehmet Ali tarafından kurulan, günümüzde yönetimini Süleyman Köşkeroğlu ve Cengiz Köşkeroğlu’nun sürdürdüğü Köşkeroğlu markası, deneyim turunun üçüncü durağı oldu. Tabii bizim için hazırlanan sofralarda baklavalar, fıstık ezmeleri ve fıstıklar vardı, bu tatlı günün devamında deyim yerindeyse hangi birinden başlayacağımızı şaşırdık!
Kuruluşundan bu yana aynı lezzet, ustalık ve kaliteyi koruyan markanın birbirinden lezzetli baklavaları ve tatlıları, Usta ve Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Köşkeroğlu anlatımıyla sunuldu. Köşkeroğlu, iyi baklavanın sırlarını paylaştı: “Baklavayı tatmadan önce kokusuna dikkat edin, ağır kokmamalı, dağılmış görünmemeli. Yerken de baklavayı ters çevirip üç parmağınızla ağzınıza atın ve damağınızda tadını hissedin. Bu vücutta bir panzehir görevini görecektir” dedi. Lezzet dolu sıcak bir sohbetti.
Lokum Atölyesi’nde atölye keyfi
‘Saray Lezzetleri’ turumuzun son durağı ise yine Afyon’dan çıkan, Galataport İstanbul’da yer alan Lokum Atölyesi’ydi. Markanın İstanbul Bölge Müdürü İrfan Sarı’nın anlatımıyla zereskli Antep fıstıklı ve file Antep fıstıklı ballı lokumu denedik ve mini atölyede sarma şansını bulduk.
Güler yüzlü ve yardım sever çalışanların yönlendirmeleriyle markanın glutensiz tatlı alternatifleri hakkında da bilgi aldık. Galataport İstanbul, misafirlerini ağırlamaya başladığı günden bu yana farklı konseptlerde oluşturduğu atölyeleri ile Türk ve dünya mutfaklarından lezzet dolu deneyimler sunmaya devam ediyor. Farklı markalarla birlikte hayata geçirilen ve herkesin katılımına açık deneyim turları, atölyeler ve daha fazlası Galataport İstanbul mobil uygulama üzerinden de takip edilebilir. Biz de çok tatlı günümüzün sonuna geldik. İstanbul’da turist olmak çok zevkli, Galataport İstanbul’da Saray Lezzetleri turu da hem bilgilendirici hem de keyifli, tavsiye edilir ancak tabii tatlıyı çok da abartmamak kaydıyla!
Şehrin cazibe merkezi: Galataport İstanbul
İstanbul’un kalbinde, Boğaz kenarında 1.2 km’ye sahip sahil şeridi boyunca yer alan Galataport İstanbul, erişilebilir ve düşük katlı yapıları, mahalle konseptinde tasarlanmış, bölgenin tarihi dokusuyla uyum içindeki mimarisi ile ziyaretçilerine “nefes alan” sağlıklı ve güvenli bir kültür sanat, alışveriş, yeme içme ve çalışma deneyimi sunuyor. Geçmişte pek çok farklı kültürü barındıran bir konumda yer alan Galataport İstanbul, Karaköy’ü yeniden şehrin ticaretinin kalbi haline getiriyor. Dünya çapında birçok yerli ve yabancı markaya ve restorana ev sahipliği yapan Galataport İstanbul, Ekim 2021’den bu yana İstanbul’un favori buluşma noktalarından biri haline geldi.
Galataport İstanbul’un içinde buggy’lerle püfür püfür rüzgarla keyifli ulaşım sağlanabiliyor.
İhale bedeli dahil toplam 1,7 milyar dolarlık yatırım ile hayata geçirilen Galataport İstanbul’un en etkileyici özelliklerinden birini, İstanbul’un yer altı sarnıçlarından esinlenilen, Red Dot tasarım ödüllü dünyanın ilk yer altı kruvaziyer terminali oluşturuyor. Limana gemi yanaştığında devreye girerek güvenlik (ISPS) alanını ayıran 176 adet hidrolik özel kapak sistemi sayesinde, geçici gümrüklü bir saha yaratılıyor. Kapakların tekil olarak kontrol edilebilmesi, gümrüklü alanın limandaki gemi adedi ve boyutları bazında esnek bir şekilde oluşturulmasını sağlıyor. Bu inovasyon sayesinde, 19. yüzyılın sonundan bu yana erişime kapalı olan Karaköy’ün eşsiz sahil şeridi, geminin yanaştığı ve kapaklarla ayrılan kısım hariç, misafirlere açık olmaya devam ederek, şehrin en özel yürüyüş rotalarından biri haline geliyor. 29 bin m2’lik bir alana yayılan terminali ile birlikte aynı anda 3 gemi yanaşabilecek ve günlük 15 bin yolcuyu ağırlayabilecek kapasiteye sahip Galataport İstanbul, Akdeniz çanağından Karadeniz’e kadar geniş bir coğrafyada kruvaziyer turizmine büyük bir hareketlilik getirerek bölge ve ülke turizmi ile ekonomisine önemli katkı sağlıyor.
İstanbul’un tarihi limanını şehirle bütünleştiren Galataport İstanbul, bu yatırım ile sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliğe de önemli bir katkı sağlıyor. Kullanılan özel soğutma sisteminden, atık yönetimine kadar çevresel sürdürülebilirlik adına faaliyetleri ile, Avrupa’nın LEED Platinum sertifikasına sahip en büyük ikinci projesi konumuna gelen Galataport İstanbul’u MedCruise Birliği geçtiğimiz yıl “Çevresel Sorumluluk Ödülü”ne layık gördü. Galataport İstanbul, 2020 yılında ise MedCruise Ödülleri’nde “Pandemi Sürecinde Sektöre En Yüksek Bağlılık Gösteren Doğu Akdeniz Kruvaziyer Limanı” ödülünü aldı.
Galataport İstanbul’da yürütülen restorasyon çalışmaları ile İstanbul’un çok değerli tescilli yapıları şehre geri kazandırılıyor. Paket Postanesi, Karaköy’ün çok kültürlü ticaret hayatını ve zanaat geleneklerini İstanbul’dan dünyaya açılmış moda, tasarım, lezzet ve mücevher sanatı ustaları ile günümüze taşıyor. Sahada yer alan diğer üç tescilli yapı; Merkez Han, Karaköy Yolcu Salonu ve Çinili Han binaları da itinalı bir restorasyon sürecinden geçti. Dünyada sadece 10 seçkin lokasyonda yer alan Peninsula Hotels markasının 11. oteli olan The Peninsula İstanbul, 177 odası ile tarihi yarımadanın karşısında bu tescilli yapılar ile yeni yapılan ve özel giyotin cephesi 90 saniyede açılabilen balo salonu ile yer alıyor.
Tarihi 1848’e ulaşan Türkiye ve İstanbul’un en eski saat kulesi konumundaki Tophane Saat Kulesi, adını verdiği Saat Kulesi Meydanı’nı taçlandırıyor ve bu meydan, şehrin yıllık kültür sanat takvimindeki önemli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Sanatın Türkiye’deki en iyi örnekleri arasında yer alan İstanbul Modern ve MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi de Saat Kulesi Meydanı etrafında, Galataport İstanbul sahasında yer alıyor.
Galataport İstanbul, 7 milyonu yabancı olmak üzere yılda toplam 25 milyon ziyaretçiyi ağırlayacak. Proje kapsamında mürettebat dahil yaklaşık 1,5 milyon kruvaziyer yolcusunun da İstanbul’u ziyaret edeceği öngörülüyor.