Yaşam yolculuğu Türkiye’de başlayıp ilkokulda resim öğretmeni olarak çalıştığı Hollanda’da sona eren sanatçı Mustafa Değer’in işleri, Galerie Clandestine çatısı altında Türkiye’de sanatseverlerle ilk kez buluştu. Değişken adresli deneysel çağdaş sanat galerisi ve sanatçı kolektifi Galerie Clandestine tarafından açılan sergi, “İkiliklerin Sanatçısı: Mustafa Değer” adını taşıyor ve 2019 yılında yaşamına son veren sanatçının en yakınları ile bile paylaşmadığı iç dünyasının birer yansıması olan 13 eserini ilk defa gün yüzüne çıkarıyor. Küratörler Defne Ada Yapıcıer ve Doruk Durlanık’tan dinleyelim:
İkiliklerin Sanatçısı Mustafa Değer sergisinin çıkış noktası neydi ve neden bu adı verdiniz?
Defne Ada Yapıcıer: Sergi fikrinin temelleri Mustafa Değer’in 2019’daki vefatı ile atıldı. Ortağım Doruk Durlanık aynı yıl güzel sanatlar eğitimi almak için Hollanda’ya taşınmıştı. Dordrecht’te yaşayan Değer ailesine başsağlığı ziyaretinde bulundu. Aile onun güzel sanatlar eğitimi aldığını öğrenince Mustafa Değer’in resim malzemelerini Doruk’a teklif etti ve bu şekilde Değer ailesiyle zamanla gelişen bir ilişki kurmuş olduk. Doruk bu iyiliğin karşılığında Mustafa Değer’in atölyesine gidip gelerek eserlerini belgelemeyse başladı, işleri 2022’nin başında bana gösterdi. Arşiv çalışmalarını Galerie Clandestine bünyesinde birlikte yürütmeye başladık ve sergilemek için Mustafa Değer’in erken dönem işlerinden bir seçki yaptık.
Serginin adının “İkiliklerin Sanatçısı Mustafa Değer” olmasının nedeni araştırmamız sırasında adeta iki farklı Mustafa ile karşılaşmamız: Mustafa Değer yakınları ve ailesi tarafından alabildiğine hayat dolu, girişken, dışa dönük biri olarak tarif ediliyor ve hayatı boyunca çocuk kitapları resimliyor. Bunun yanında atölyesinde kendi için ürettiği işlere baktığımızda ikiliklerle, iç çatışmalarla dolu karamsar bir Mustafa görüyoruz. Odağımız da sanatçının daha az görünür olan bu karamsar yanı. İkilikler, sergide Mustafa Değer’in hikayesinden ve eserlerinden hareketle işlediğimiz kimlik, aitlik ve göç kavramlarının da doğal olarak içinde yer alıyor.
Mustafa Değer nasıl bir sanatçıydı, nasıl bir yaşamı oldu?
Defne Ada Yapıcıer: Mustafa Değer 2 Mart 1964’te Adana’da doğdu. Lise eğitimini bitirdikten sonra 1980’de aile birleşimi yasasından yararlanarak Hollanda’da bir ekmek fabrikasında işçi olarak çalışan babasının yanına yerleşti. Rotterdam’da Thomas More Öğretmenlik Okulu’na başladı. 1985’teki mezuniyetinden sonra 1988-1992 yılları arasında Hogeschool Rotterdam Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi’nde resim öğretmenliği bölümüne devam etti. 1993’ün Eylül ayında okulunu bitirdi, aynı yıl işleri ilk kez Almanya Recklinghausen’da bir karma sergide yer aldı. Hayatı boyunca ilkokullarda resim öğretmeni olarak çalıştı ve çocuk kitapları resimledi. Mustafa Değer çeşitli tekniklerle çalışan, öğrenmeyi seven bir sanatçıydı. Sergilediğimiz yağlıboya, çinko baskı ve serigrafilerin dışında sulu boya, kara kalem, seramik ve mozaik ile de çalıştı. Değer’in aynı zamanda Dordrecht’teki evini de kendi inşaa ettiğini, elinin birçok işe yatkın olduğunu biliyoruz.
Değer’in işleri ve hikayesi size göç ve ayrımcılık gibi konularda yeni bir şey söylüyor mu?
Defne Ada Yapıcıer: Mustafa Değer’in Hollanda’daya taşındığı dönem Türk mahallelerine saldırıların olduğu ve Türklere karşı yapılan ırkçılığın, ayrımcılığın ön planda olduğu bir dönem. Mustafa Değer’in öğretmenlik okulunda ve mezuniyeti sonrası Türk kimliği nedeniyle yaşadığı zorluklar bugün Türkiye’den Hollanda’ya göçenler için daha farklı. Artık Türkiyeliler Hollanda’ya fabrikada işçi olarak çalışmak için değil daha iyi bir eğitim almak ya da Türkiye’de karşılığını alamadıkları emeklerinin karşılığını almak, daha kalifiye işlerde çalışmak üzere gidiyorlar. Irkçılık ve ayrımcılık hala yoğun olarak mevcut ancak bu konuya karşı hassasiyet de daha yüksek, eskiden rahatlıkla söylenebilen aşağılayıcı kelimler özellikle gençler tarafından daha az kullanılıyor, dilden arındırılmaya çalışılıyor. Daha çok insan belirli bir kültüre ya da millete dair genellemeler yapmaktan kaçınıyor ancak sistem hala Hollanda’da doğmuş mavi gözlü sarışın Hollandalılara, daha sonradan Hollandalı olmuş ya da Hollandalı olmayıp Hollanda’da yaşayanlara davrandığından daha farklı davranıyor.
Mustafa Değer’in ürettiği işlerde yoğun olarak gördüğümüz çatışmalar ve zıtlıklarda, şiddette Hollanda’nın yerlisi olma mücadelesinde yaşadıklarının payı olduğunu tahmin ediyoruz. Sadece Hollandalılar için değil tüm Avrupalılar için Türk kimliği ve algısı değişiyor, kendi deneyimlerime ve gözlemlerime dayanarak özellikle Türkiyeli gençlerin sanat ve kültür alanlarında daha açık, daha cesur ve kabul edici insanlar olarak tanınmaya başladığımızı görüyorum.
Sergi ne zamana kadar, nerede izlenebiliyor?
Sergi 14 Ağustos 2022 tarihine kadar Galerie Clandestine’in geçici Nişantaşı adresinde izlenebiliyor. Tam adresimiz: Ihlamur yolu sk. Işık apt. No:6 1.Kat Daire: 3 Nişantaşı, İstanbul
Galerie Clandestine ve Clandestine Archives ile ilgili bilgi verir misiniz?
Galerie Clandestine değişken adresli deneysel çağdaş sanat galerisi ve sanatçı kolektifidir. Sanatın tüm disiplinlerine maddi bir değere dönüştürülebilir olup olmamasına bakmaksızın alan açmayı hedefler. Toplumsal, politik, sınıfsal hiçbir sınırlama olmaksızın tam bir sanatsal üretim özgürlüğünü destekler. Birbirinden farklı mekanlarda, şehirlerde ve ülkelerde yaşayan, farklı konularla ilgilenip farklı medyumlarla çalışan sanatçıları birlikte üretmek için buluşturur.
Clandestine Archives eserleri daha önce belgelenmemiş çağdaş sanatçılar üzerine retrospektif bir araştırma ve arşiv projesidir. Amacı sanatçının yıllar içerisinde ürettiği işleri bir araya getirmek; sanatçının hayatı, iç dünyası ve sanatsal üretimi üzerine belgelere dayanarak araştırmalar yapmaktır. Yakın gelecekte oluşturduğumuz arşivi dijital hale getirmeyi de planlıyoruz.
Son olarak iki küratörü de tanıyalım; kendinizden söz eder misiniz kısaca?
Defne Ada Yapıcıer: 2001’de İstanbul’da doğdum. Özel Saint Joseph Fransız Lisesi’ni bitirdikten sonra 2020’de École National Supérieure d’Architecture Paris-Belleville’de mimarlık eğitimi almak üzere Fransa’ya taşındım. 2021’de ortağım Doruk Durlanık ile Galerie Clandestine’i kurduk. O günden beri daha özgür bir sanatsal üretim ortamı için aktif olarak çalışıyoruz.
Mimar adayı, sanatçı ve küratörüm. Galerie Clandestine’in performans programından sorumluyum. Aklımdan nadiren çıkan dört kelime ile üretiyorum: “Mekan”, “Beden”, “Hareket” ve “Deneyim”. 2018’den beridir özellikle Türkiye’de orta sınıfın kaybolması ve radikal biçimde düşen alım gücü üzerine düşünüyorum, yerleştirmeler yapıyorum.
Doruk Durlanık: 2000’de İstanbul’da doğdum. Şişli Terakki Lisesi’ni bitirdikten sonra güzel sanatlar eğitimi almak üzere 2019’da Hollanda’ya taşındım ve Willem de Kooning Academy’ye başladım. 2021’den beri Galerie Clandestine’de Defne ile birlikte çalışıyor, sergiler hazırlıyoruz. Ben ağırlıklı olarak serginin prodüksiyon kısmında çalışıyorum.
Bir sanatçı olarak tek bir materyale bağımlı kalmadan birçok teknikle büyük ölçekli işler yapıyorum. Son dönemde kamusal alanlara heykeller ve yerleştirmeler hazırlıyorum