Kültür-Sanat Yazarı, Gazeteci İlker Gezici ile Babalar Günü’ne özel Babalığın Kitabını Yazanlar üzerine konuştuk. Kendisi de üç kız çocuğu babası olan Gezici, kitabı için örnek baba figürü çizen isimleri seçmiş. “Babalığın Kitabını Yazanlar’da okuyucu, yeni nesil babaların baba olacaklarını öğrendikleri an neler hissettiğini, bebeklerini ilk kucaklarına aldıklarında akıllarından geçenleri, isim koyma süreçlerini, onlarla ilgili sevinçlerini, korkularını, hayallerini öğrenecek ve eminim her ebeveyn kendinden bir parça bulacak” sözleriyle anlatıyor kitabının içeriğini İlker Gezici.
Babalığın Kitabını Yazanlar projesi nasıl ortaya çıktı?
Kendimi bildim bileli yazıyla haşır neşir biriyim. Kafamda bir kitap yazma düşüncesi hep vardı ama içeriğine karar veremiyordum. Pandemi buna vesile oldu. Koronavirüsle tanıştığımız, evlere kapandığımız sokağa çıkma yasaklarının olduğu, hayatımıza maskenin girdiği, marketten aldıklarımızı dezenfektanla çamaşır sularıyla yıkadığımız, kıyafetlerimizi balkonda beklettiğimiz, yumrukla selamlaşmaya başladığımız tuhaf günlerdi.. Şimdi düşününce ne kadar uzak geliyor. Hâlbuki gerçekten insanlığın 100 yılda bir yaşadığı salgın sürecinin tam ortasında kalmıştık. Ne yapacağımıza nasıl davranacağımıza dair en ufak bir düşüncemiz, bir B planımız yoktu. Hayat durmuştu… İşte o dönemde hepimiz özümüze döndük. Aile birliğinin önemini anladık. Çocuklarımızla daha fazla vakit geçirmeye başladık. Sosyal medyayı ihmal etmedik tabi, hatta daha fazla kullandık. Şarkıcılar her akşam canlı yayın yaparak konser veriyordu, oyuncular birbirleriyle canlı bağlantı kurup sohbet ediyorlardı… Sosyal medya hesaplarında paylaşılan aile fotoğrafları artmaya başladı. Ünlü isimler çocuklarıyla birlikte neler yaptıklarını anlatıyor, fotoğraflarını koyuyorlardı. İlk başta üç çocuklu bir babanın pandemi anıları düşüncesiyle yola çıkacaktım. Bu paylaşımları görünce ünlü babaları da dahil etmeye karar verdim. Kitap da bu şekilde oluştu.
Sonrasında süreç nasıl gelişti?
Sonrasında ünlü babaları belirlemeye başladım. 2010 sonrası baba olan, aile yaşantısıyla dikkat çeken örnek baba figürü çizen ünlü isimleri seçtim. Kendi kızlarımın yaş grubun yakın olsun hem de benim gibi aynı dönemde babalık heyecanı yaşamış olsun ki ortak noktada buluşabilelim istedim. Hepsi popüler dünyanın içinde yer alan ama en önemli meslekleri babalık olan 20 ünlü babayı kitapta buluşturmayı başardım. Mail’le onlara sorularımı yönelttim. Hem kendi çocuklarıyla hem de babalarıyla olan bir çocukluk fotoğraflarını istedim. Böylece iki nesil arasındaki kuşak farkına da değinmiş olacaktım. Nitekim ortaya arşivlik bir çalışma çıktı.
Kimler var kitapta?
Arel ile Leo’nun babası Alper Kul, Aden’in babası Burak Kut, Çınar’ın babası Bülent İnal, Ozan Ali’nin babası Bülent Şakrak, Doğa’nın babası Bülent Polat, Meryem Mila’nın babası Çetin Altay, Emir Aras ile Alara’nın babası Engin Altan Düzyatan, Can’ın babası Engin Hepileri, Vera ile Oğul’un babası Fettah Can, Ayza’nın babası Kubat, Mira’nın babası Murat Akkoyunlu, Asya’nın babası Necip Memili, Okan Ali’nin babası Ozan Akbaba, Ediz’in babası Özgün, Güney’in babası Sarp Apak, Nefes ve Eser’in babası Serkan Çağrı, Çağan ve Destan’ın babası Serkan Kaya, Ses’in babası Ümit Erdim, Aksel’in babası Yıldıray Şahinler, Doğu’nun babası Yunus Emre Yıldırımer var. Hepsine minnettarım.
Kitabın içeriğinden bahseder misiniz?
Tabii ki. Piyasada genellikle anne çocuk kitapları mevcut. Babalık üzerine yazılan, babanın duygularını bebeğiyle iletişimini anlatan kitap neredeyse yok denecek kadar az. Bu kitap 3 kız babası biri olarak önce benim tecrübelerimi anlatıyor. 3 kız babası biri olarak sırasıyla yaşadığım heyecanı anlatıyorum. Toplumda 3 kız çocuk babası olmak biraz ayrıcalıklı bir durum. 3 kızım var deyince tuhaf bakışlara maruz kalıyor, vah vah işiniz çok zor söylemleriyle muhatap oluyordum. Neyse ki ona alıştım. Bu kitap bir ebeveynlik kitabı değil. Onu da belirtmiş olayım. Babalığın Kitabını Yazanlar’da okuyucu, yeni nesil babaların baba olacaklarını öğrendikleri an neler hissettiğini, bebeklerini ilk kucaklarına aldıklarında akıllarından geçenleri, isim koyma süreçlerini, onlarla ilgili sevinçlerini, korkularını, hayallerini öğrenecek ve eminim her ebeveyn kendinden bir parça bulacak.
Genel olarak nasıl bir babalık değerlendirmesiyle karşılaştınız?
Baba koruyucu kollayıcı evin direği, otoriter güçlü bir figür. Eskiden değişime kapalı çocuklarına mesafeli geleneksel bir babalık söz konusuydu. Onlar öyle görmüştü çünkü. Yeni nesil babalar da bu anlayış değişti. Daha eşin hamileliğinden itibaren bilinçli bir baba figürü var. Anneyi doğumhanede bile yalnız bırakmayan, olan her türlü destek olan, bebeklerinin altını değiştiren, onlarla yakın ilişki kurarak arkadaş olmayı tercih eden baba figürü var. Ben de onlardan biriyim. Bu babalarla hepimizi ortak paydada buluşturan değer de bu. Tüm babaların ortak temennisi çocuklarına yetebilmek, onlarla kaliteli vakit geçirebilmek ve onların çocukluklarına dair güzel hatıralar biriktirebilmek. Umarım başarabiliriz…
Baba olunca neler değişiyor hayatta?
Baba olmak annelik gibi değil, daha sonradan öğrenilen bir süreç. Kucağına bebeği alıncaya kadar baba olduğunu anlamıyorsun bile. Hatta baba kelimesini duymadan o duyguya giremiyorsun. Bir kere çok büyük bir sorumluluk. Bir gece önce iki kişi olduğunuz eve minik bir bebek geliyor ve o andan itibaren tüm dünyanız, alışkanlıklarınız değişiyor. Anne babalık sertifikası veya ehliyeti verilmediği için her şey yolda öğreniliyor. Aile büyüklerinin deneyimlerinden faydalandığımız, yaşayarak tecrübe ettiğimiz keyifli ama bir o kadar sabır isteyen zor bir süreç yaşıyorsunuz. Baba olunca farkındalığınız değişiyor, sokakta mendil satan çocuklara bakarken gözünüz dolabiliyor, arabanın gazına basarken bile aklınızda çocuklarınız olduğu için daha kontrollü bir yaşam sürmeniz gerekiyor. Sonuçta çocuklar ne kadar büyürse büyüsün yine bizim çocuğumuz olarak kalacak.