Dilayla Kopuz İskandinavya’da genç bir Türk girişimci olarak sürdürülebilir moda alanında hem tarzıyla hem de inovatif giyim markası Imperfectionists ile ses getiriyor. Tasarımlarında Hint keneviri tercih eden Dilayla ile markasını konuştuk.
Türk bir kadın girişimci olarak İskandinavya’da marka sahibisin ama bundan fazlasını öğrenmek istesek Dilayla Kopuz kimdir?
22 yaşında bir sürdürülebilirlik girişimcisiyim doğru, hatta yeni 22 yaşıma girdim bu da 22’nin ilk röportajı olacak. İstanbul doğumluyum, 17 yaşımda İngiltere’ye üniversite okumak için taşındım, derken pandemi ve Brexit etkisiyle beraber markamı sürdürülebilir modanın başkenti olan Kopenhag’da iş ortağımla beraber kurdum. Kendimi ise realist bir hayalperest olarak tanımlarım hep, hayal kurmanın başarı için çok önemli olduğunu düşünüyorum ama gerçekçi kalındığı sürece.
Peki, bir sürdürülebilirlik girişimcisi olarak neden moda?
Moda endüstrisi çevremize en çok zarar veren endüstrilerin başlarında geliyor. Her yıl, çoğunluğu sentetik ve biyolojik olarak parçalanamayan malzemelerden yapılmış 100 milyon tondan fazla giysi atılıyor. Bu giysiler aynı plastik şişeler gibi yıllarca çözünmüyor. Bu tür sentetik ürünlerin boyanma, evde çamaşır makinesinde yıkanma gibi daha bir sürü aşamada da çevremize zararları var. Bu sorunlara çözüm sağlayacak bir ürün üretmek istedim. Tabii ki küçüklüğümden beri modaya karşı olan ilgimin de etkisi var modaya yönelmemde.
Imperfectionists’den yani markandan bahsedelim biraz Hint keneviri, dijital moda, inovasyon ve biyo-cozunurluk gibi kelimelerin bolca geçtiği bir kreatif vizyonun var, biraz daha açıklayabilir misin?
Imperfectionists’i genelde 3 kelime ile tanımlıyorum: Sürdürülebilir, etik ve inovatif. Her detayına kadar doğal içerikler kullanıyorum, şu anki tasarımlarım Hint keneviri ve organik pamuk karışımı kumaştan yapılıyor. Nakışından dikim ipliğine ve etiketlerimiz de dahil olmak üzere 100% pamuk. “Biyo-çözünürlük” alanında ise öncü firmalardan biri olmak için çalışıyoruz. Biyo- çözünürlük bir ürünün doğal organizmalar tarafından (bakteri, yosun, mantarlar), tehlikeli olmayan ürünlere (su, CO2) doğal süreç içinde parçalanarak geri dönüştürülmesi demek. Tasarımımın tamamının 100% dogal oluşu ile de biyo- çözünürlüğü elde etmek için çalışıyoruz. Etik üretim yapıyoruz, yani çalışanlarımız her zaman için sağlıklı çalışma ortamlarında ve asgari ücretin altında ödenek almadan çalışıyorlar. İnovasyon ise hem kumaş alanında yeni ve doğal içerikli kumaşlar kullanıyor olmam hem de prototiplerimizi CLO 3D üzerinden yaparak yanlış prototiplerden kaynaklanabilecek olan atıkları azaltıyoruz. 3D avatarım da var, Fei Fei ismi kendisinin. Bu çalışmaları 3D sanatçı olan Gülistan Kavvasoğlu ve Emily Switzer ile gerçekleştiriyorum. 1 yıl önceki açılış lansmanımızın da tamamen 3D’ydi.
Marka ismi IMperfectionists nasıl oluştu?
[IM]perfectionists adında bir kelime aslında yok. Tamamen benim Türk edebiyatındaki akımların isminden etkilenerek ve “mükemmeliyet” kelimesinin İngilizce karşılığı olan “perfection” ile oynayarak yarattığım bir kelime. Anlamı ise kusurlarımızın bizi biz yapıyor yapıyor oluşu. Günümüze kadar moda endüstrisi kadın-erkek demeden belli güzellik standartları oluşturdu ve bu standartların insanlar üzerinde baskı kurduğuna inanıyorum, insanların aynaya bakıp başka insanların oluşturduğu güzellik simgesi gibi görünmeye çalışmasına değil kendileri olmaya yönelmesini sembolize eden bir isim.